Dizi sürelerini konuşmak sıkıcı bir konu haline gelmeye başladı. Konuyu süre meselesine getirdiğinizde dünyanın en imkânsız işinden bahsediyormuşsunuz gibi herkes gözlerini deviriyor. İşin tuhaf yanı, parayı kazananın kanal, yapımcı, oyuncu ve reklamcı olduğu bu sistemde herkes seyirciyi suçluyor. “Bu halkın önüne ne koysan izler” mantığıyla işler üretiliyor. Hep bir küçümseme hali, kibirli bakış var. Peki, eğri oturup doğru konuşma vakti değil mi? Biz bu ülkede 45-60 dakikalık dizilerle büyümüş bir kuşağız. Tıpkı dünya sisteminde olduğu gibi... Zaten ideali de budur. Ama sonra ne oldu? Yasada boşluk yakalayan, zeki Türk televizyon sektörü çalışanları reytingi artırmak için süreyi uzatmaya başladı. 6 yıl önce 90 dakikalık diziler izlemekten şikâyet edip, “Yerli dizi yersiz uzun” eylemleri yapılıyordu. Bugün 90 dakika 165 dakika oldu.
Süre uzadıkça para artıyor
6 yıl önce 90 dakikaya tepki göstermek için o eyleme gelen senaristler bugün kendi kendilerine söylenerek o senaryoları yazıyorlar. Bir haftada 165 dakika dizi yazmanın ne kadar zor olduğunu tahmin bile etmeye zorlanıyorum. O nedenle yazdıkları içerik ortada. Birbirinden kopuk sahneler, tahmin edilebilir olaylar, bolca bakışma ve klip... Yine o eylemdeki yönetmenlerde bugün söylenerek dizi çekmeye devam ediyor. Üstelik bir haftada o dizi yetişsin diye “Yapıştır, gitsin” mantığı uygulanıyor. Yine o eylemde olan oyuncuları da 165, 180 dakikalık dizilerde izlemeye devam ediyoruz. Kazanan sistem oluyor. Tabii süre uzadıkça kazandıkları para artıyor.
Herkes topu birbirine atıyor
Yapımcının derdi zaten para. “Ben tüccarım kanal diziyi uzun istiyor” diyerek topu kanala, kanal “Reklam ücretleri geceyi bir yapımla kapatmaya itiyor” diyerek topu reklamcıya, reklamcı “Kanalın kaç dakika dizi yayınlandığına ben karışmam. Ürettiği içeriğin ürünümle uyumuna bakarım. İsterse gecede üç iş yayınlar” diyerek topu sektöre atıyor. Yani anlayacağınız herkes suçu birbirine atıyor ama kimsenin çözüm için kolunu kaldırdığı yok. Çünkü para konuşuyor. Dizi 45 dakika yayınlansa da, 180 dakika yayınlansa da aynı parayı ödeyecek olan kanal geceyi bir işle kapatarak kâr ettiğini zannediyor. Yapımcı, oyuncu parasına bakıyor.
Asmalı Konak gibi iş çıkmayacak
Ama çok önemli bir şeyi kaçırıyorlar. Böyle devam ederse bu ülkede o diziler tutmayacak. Yurt dışına satılan dizilerimiz de olmayacak. Seyirci de saat 20.00’de ekran karşısına oturup 23.50’de kalkmaktan sıkılmaya başladı. Bu da izlenme oranlarına yansıyor. Kısacası bu sürelerde dizi yayınlandığı sürece bu ülkede yeni bir Asmalı Konak, İkinci Bahar gibi iş çıkmayacak. Çünkü o işlere yazarları da, oyuncuları da, yapımcıları da gönlünü koymuştu. Şimdi herkes büyük isim, herkes çok güçlü, herkes zengin ama seyirci aptal. Gerekçe seyirci bunu istiyor. Peki, tüm sektör çalışanlarına bir lafım var. Bırakın seyirciyi, siz yazarken, çekerken, uygularken, oynarken ve yayınlarken kendinize bu kötülüğü yaptığınız için hiç rahatsız olmuyor musunuz?