Amerika’da oyuncuların iyi bir proje çıkması için beklerken hayatlarını idame ettirmek adına çeşitli mesleklere yöneldiklerini duyuyoruz. Hatta Entourage gibi dizilerde garsonluk yapan oyuncuların seçmelere gittiğini de izledik. Ancak ülke Türkiye olduğunda durum farklılaşıyor. Çünkü bir oyuncu herhangi bir dizide oynadıktan sonra gidip bir yerde garsonluk yaparsa olay olur. Herkes arkasından dedikodu yapar, fotoğrafını çekip medyaya düşürür. Beklerken çalışmak gurur duyulacak bir şeyken, Türkiye’de dalga mevzusu olur.
İşte tam olarak böyle bir önyargı var Türk oyuncularında... İşsizlikten kan ağlasalar da kuyruğu dik tutarlar. Bu ülkede etiket satar. Ancak geçtiğimiz günlerde ilginç bir olay yaşadım. Beşiktaş’ta Just Cafe’ye gittim ve bir kahve siparişi verdim. Kahvemi tanıdığım bir isim getirdi. Daha önce Küçük Sırlar’da ve son olarak Yedi Güzel Adam’da izlediğim Yiğit Çakır’dı. Şaşkınlığını gizleyemeyerek ona da “Neden?” diye sordum. Çakır, “İyi bir projede yer almak için beklerken ailemin eline bakmak istemedim. Burada hem hayattan kopmuyorum, hem de para kazanabiliyorum” dedi. “Peki, insanların küçümsemesinden korkmadın mı?” diye sordum. Gülümsedi Yiğit! “Ben utanılacak bir şey yapmıyorum. Baba parasıyla geçineceğime çalışıyorum. Seçmelere de gidiyorum” diye cevap verdi. Ne diyeyim, helal olsun! İnanılmaz saygı duydum Yiğit Çakır’a... Hem çalışıyor, hem de müthiş gözlem yapıyor o kafede... Umarım en kısa zamanda hem ses, hem dans, hem de oyunculuk yeteneğini izleyebileceğimiz bir projeyle karşımıza çıkar.
Mutlu uyanmak mümkün!
UZUN süredir Instagram’dan koydukları fotoğraflarla dizi oyuncuların intolerans testi yaptırdığını ve nelere alerjileri olduğunu yazdıklarına şahit oluyordum. Kısa bir süre sonra karşılaştığımızda da ne kadar kilo verdiklerini gördüm. Hatta çoğu “Artık sabahları daha iyi uyanıyorum” diyordu. Bir ay önce ben de bu testi yaptırmaya karar verdim. Çünkü ne kadar az yemek yersem yiyeyim şişkinlik yaşıyordum. Son zamanlarda sabah beni uyandırmak için yanımda bir inşaat sesi olması bile yetersiz kalıyordu. Üstüne saatlerce ayılamamak da cabası! Kısacası günün yarısını kendimi hasta hissederek geçiriyordum. O nedenle Pinner Test’e başvurdum. Telefonda konuştuğum Zaide Kutlualp’e durumu anlattım. 30 dakika sonra sağlık görevlileri yanımdaydı. Çünkü Pinner Test, siz neredeyseniz hemen sağlık görevlilerini yanınıza yolluyor. Parmağınızdan alınan bir miktar kan Amerika’ya yollanıyor. 15 gün sonra da size sonuçları yollanıyor. Benim buğday, inek sütü, barbunya ve bala intoleransım çıktı! Uzun süredir tam buğday ekmeği ve inek sütünden yapılmış ürünlerle besleniyordum. Sağlıklı bir beslenme hayatım olduğunu zannederken, kendime en büyük kötülüğü yapıyormuşum. O nedenle aşırı yorgunluk hallerim ve şişkinliğim oluyormuş. Hayatımdan buğdayı ve inek sütünü çıkarınca da kilo vermeye başladım. Üstüne de kendimi daha sağlıklı hissediyorum. Sabahları uyandığımda mutluyum. Normalde böyle şeyler yazmam. Ancak sonuçtan memnun kalınca paylaşmak istedim. Çünkü daha mutlu yaşamak mümkün!