Yapımcılığını D Productions-Ayşe Durmaz, senaristliğini Nuran Evren Şit, yönetmenliğini Feride Kaytan’ın üstlendiği Hayat Yolunda dizisi çarşamba akşamı ilk bölümüyle ekrana geldi. Başrollerini Nur Fettahoğlu, Engin Öztürk, Burak Yamantürk, İlker İnanoğlu, Sinem Öztürk, Yıldıray Şahinler, İpek Karapınar ve Ediz Hun’un paylaştığı dizi ne yazık ki, reytinglerde kötü bir başlangıç yaptı. Benim Adım Gültepe’nin yerine çarşamba akşamı giren dizi Tüm Kişiler’de 2.83 reytingle 14’üncü, AB’de 3.38’le 7’nci, ABC1’de 3.79’la 7’inci oldu. Öncelikle senaryosundan rejisine bu sonucu hak etmeyen bir iş izlediğimizi düşünüyorum. Sorunları tabii ki var ama ekranda dramatik yapısı sağlam ve iyi yaratılmış bir atmosfer izledik. Dizi Suriyeli bir ailenin hava fişek patlamasını silah sesi zannetmesi ve adama araba çarpmasıyla başladı. Ülkenin içinde bulunduğu durumu göz önünde bulundurduğumuzda çok iyi bir başlangıç sahnesiydi. Tüylerim gerçekten diken diken oldu. Ama aynı gerçekliği ne yazık ki, karakterlerimize geçtiğimizde göremedik. Grey’s Anatomy, ER gibi dizilere benzeyen ve Doktorlar dizisini anımsatan dizi idealist doktor Veysel Güçlü’nün hastanesini yani bir gecede kaderi değişenlerin hanını kurtarma hikâyesini anlatıyor.
Felaketler buluşturuyor
İflasın eşiğine gelmiş bir hastaneyi kurtarmaya çalışan Veysel Güçlü, eski öğrencilerinden yardım istiyor. Paralel kurguda kahramanlarımızın yeni hayatlarına tanıklık ediyoruz. Şafak (Nur Fettahoğlu) İzmir’de profesörlüğünü almaya çok az kalmış bir kalp cerrahı. Armatör kocasını çok seviyor ama Alp (İlker İnanoğlu) onu asistanı Melis’le (Sinem Öztürk) aldatıyor. Cem (Engin Öztürk) Van’da depremzedelere yardım ediyor. Selim (Burak Yamantürk) tam bir kariyerist kalp cerrahı. Yakışıklılığı dışında hiç başarısız ameliyatı olmamasıyla övünüyor. Yelda (İpek Karapınar) babası Veysel Güçlü’ye yardım ediyor. Tayfun (Yıldıray Şahinler) Karadenizli, eski doktor yeni tarımcı ve yolu acile düşen bir karakter. Güçlü’nün yardım isteğini hepsi kendi hayatlarıyla meşgul oldukları için reddediyor. Ama felaketler peşlerini bırakmayınca soluğu yine eski bir dostun yanında yani Veysel Hoca’nın yanında alıyorlar.
Oyuncu rejisi zayıftı
Senaryo klişe ama işleniş biçimine söz edemem. Açıkçası insanın kendi başına bir şey gelmeden vefa göstermeyi unuttuğunu vurgulaması da hoşuma gitti. Feride Kaytan’ın özellikle Şafak’ın aldatıldığını öğrenip koridorda yürüdüğü sahneyi kalp durmasıyla anlatmasına bayıldım. Fakat su gibi akan rejinin oyuncu rejine dikkat etmemesi göze battı. Keşke Kaytan aynı hassasiyeti oyunculuklarda da kullansaymış. İzlediğim dizinin en büyük sorununa gelince, bu kadar idealist bir doktorun yanına gelen her doktorun jön ve jönfi olması. Bize bir hastanenin kurtuluşunu anlatırken doktorların özel hayatlarıyla besleyecekler. Ama herkes jön, herkes jönfi! Bilmem anlatabildim mi? Bu arada Yıldıray Şahinler’in dizide müthiş parladığına değinmeden edemeyeceğim. Sonuç olarak, bu dizi castı, hikâyesi, rejisiyle şahane bir yaz dizisi olurmuş. Çok yanlış bir zamanda yayın hayatına başladı.
Gültepe nereye gitti?
Kanal D’nin yeni yayın politikası da izleyicinin tepki göstermesine sebep oldu. Çünkü düşünsenize dört hafta Benim Adım Gültepe’yi izledikten sonra beşinci hafta açtığınızda karşınızda Hayat Yolunda var. Diğer dizinin nereye gittiğini bile bilmiyorsunuz. Hal böyle olunca kanalda başlayan bir işe de yerini sağlamlaştırana kadar bakmak gelmiyor içinizden… Çünkü o zaman sizin izleme emeğinize de saygı gösterilmediğini düşünüyorsunuz.