İşi televizyon kritiği yapmak olan yazarlar olarak uzun süredir dizi sektörünün batışa gittiği üzerine kalem oynatıyoruz. Sadece benim bir yıl içinde bu konu hakkında kaç yazı yazdığımı inanın hatırlamıyorum. Çünkü görünen köy kılavuz istemiyor. Ekran öyle bir aynaya döndü ki her şey birbirinin kopyası gibi... Özellikle bu sezon yaşananlardan sonra; star isimlerin dizileri tek tek batmaya başlayınca; bu hafta Habertürk Gazetesi yazarı arkadaşım Mustafa Doğan; “Ekranda star dönemi kapanıyor” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Altına sonuna kadar imza atarım. Zaten bu sektörde en büyük sorun da star isimlere endeksli dizi kafasından çıkmadı mı? Yurt dışına satılan dizilerin parası herkesi o kadar cezbetti ki sadece star isimlerle bu işin döneceği zannedildi. Yıllardır Fransa’nın Cannes şehrinde düzenlenen MIPCOM’a katılırım. Önceki yıllarda Türk dizilerine olan ilgiyi gördüğümde yüzüm gülüyordu. Bir Türk dizisinin başka coğrafyalarda yarattığı etkiden ne yalan söyleyeyim inanılmaz etkileniyor, gururlanıyordum. Ancak kazın ayağı geçen sene ortaya çıktı. Bu defa yine star isimler vardı ama ilgi azalmıştı. Hatta o dönem birkaç yazı kaleme almıştım. Eski ilgiyi bilen biri olarak içim burkuluyordu. Birkaç alıcıyla konuştuğumda kendimizden olan hikayelerden vazgeçerek hata yaptığımızı söylemişlerdi. Yani iyi senaryo yoksa star isimler durumu kurtaramıyordu. İşte o sonuç döndü dolaştı Türk dizi sektörünü vurdu. Yurt dışı satışı eskisi gibi olmayınca sektörde tehlike çanları çalmaya başladı. Şaşırdık mı? Hayır! Çünkü fırtına “Ben geliyorum” diye kendisini hissettiriyordu.
Keşke beni yanıltsanız
Cumartesi günü Posta Gazetesi yazarı ağabeyim Mesut Yar; “TV sektörü batıyor mu?” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Yazısında açık bir çağrıda bulunuyor: “Meslektaşlarıma açık bir çağrım var. Gelin bu meseleyi TV kritik yazarları olarak masaya yatıralım. Çıkardığımız tespitleri yayıncılarla paylaşalım. O masada usta oyuncular da olsun... Gelin bu içi boş senaryolarla, altı boş oyunculuklarla dolu dizi dünyasına bir parmak kaldıralım. Kimse bir şeyleri düzeltme niyetinde değil; gelin biz hep birlikte ‘Kral çıplak’ diyelim. Var mısınız; Sina, Mustafa, Ali ağabey, Sinan, Oya, Yüksel ve hatta Cengiz; var mısınız?” Ben varım, sonuna kadar da dizi sektörünün sorunlarını ve çözüm önerilerini tartışırım. Fakat o masada yapımcı ve kanal yöneticilerinin de olmasını öneriyorum. Hatta senarist ve yönetmenler de olmalı! Çünkü bu işi TV yazarları ve oyuncular konuşarak bir sonuca götüremeyiz. Sonuçta bizler de mesleği televizyon kritik etmek olan kişiler olarak bu pastanın bir parçasıyız. Bu sektörün tüm aktörleriyle geliyorum diyen krizi durdurabiliriz. Yazdıktan sonra önerimi ütopik buldum. Çünkü bu sektörde bir sorunu çözmek için bir araya gelinmez. Kimse kimseden fikir almayı sevmez. Herkes tek doğrunun kendi doğrusu olduğuna inanır. Baksanıza ne kadar kirli düşüncelerle doluyum. Keşke beni yanıltsanız! Umarım çözüm için bir araya gelinir.