Cuma akşamı iki yeni dizi başlamış, ekran normal seyrediyordu. Hangimiz Sevmedik, N’olur Ayrılalım ve Rengarenk dizileri arasındaki savaşı izlerken, bir anda üstünüzden jetler, helikopterler uçmaya başladı. “Yok canım, sene 2016” diyerek haber kanallarını açtım. İlk haber köprülere askerin çıktığı ve yolları kapattığıydı. Ama elimizde ne olduğuna dair net bir bilgi yoktu. Sosyal medyada videolar yayınlanıyordu ve orada askerler yönetime el koyduklarını söylüyorlardı. Ancak olay sadece sözdü. Bir olay yaşanıyordu ama ne olduğuna dair kimsenin bir fikri yoktu. Tek tek kanalları gezdim. Saat 22.30’u gösterdiğinde TRT 1’i açtım. Hangimiz Sevmedik dizisi vardı. Ne tesadüf ki, tam o sırada dizide “Darbe oldu” cümlesi geçti. Kısa bir süre sonra da Başbakan Binali Yıldırım “Bu bir kalkışmadır” açıklamasında bulundu.
Tarih Karakaş’ı unutmayacak
Habercilik cuma gecesi çok büyük bir sınav verdi. TRT 1’i askerler bastığında spiker Tijen Karakaş’ın b ildiriyi okumasını hayatım boyunca unutamayacağım. Kafasına silah dayandığı o kadar belliydi ki, onu izlemek zaten büyük bir işkenceydi. Kısa süre sonra da TRT 1’in yayını kesildi. Ancak halk TRT 1’e giderek askerleri çıkardı ve yayın normale döndü. Tarih o geceyi, Tijen Karakaş’ı asla unutmayacak. Çok geçmiş olsun! TRT 1’de yaşananlarla birlikte Fox TV dizi yayınını kesti ve habercilik yapmaya başladı. Ondan sonra da durumun beklediğimizden daha korkunç bir halde olduğunu gözler önüne serdiler. Canlı yayında meclisin vurulduğunu izledik. Bu nasıl darbeydi ki, Türkiye Büyük Millet Meclisi bombalanıyordu. Fox Haber Ankara ekibi terastan canlı yayın yapıyordu ama yerleri belli olmasın diye ışık bile kullanamıyordu. Umut Yertutan ve kameraman Cemal Gökçamlı canını yok sayarak halkı bilgilendirme görevinden vazgeçmedi. Çok teşekkürler ve emeklerine sağlık!
Aktaş zekasını unuttular
Kanal D canlı yayına geçmişti ki, binaya askerler girdi. Canlı yayında askerin güvenliği rehin aldığını izledik. Daha sonra da CNN Türk’ün yayınını kestiler. Ancak Erdoğan Aktaş zekasını unutmuşlardı. Başak Şengül yayının kesildiğini söyledi, ancak Erdoğan Aktaş stüdyoyu boşaltmalarına rağmen yayını kesmeyerek orada yaşananları duymamızı sağladı. İki el silah sesini duyduğumuzda korkudan ne yapacağımızı şaşırdık. Bir saatin sonunda polis ve halk Doğan Medya Grubu binasına da müdahale etti ve yayın normale döndü. Kısa süre sonra Digitürk binasına askerler girdi ve yayını kesti. Hürriyet ise gazeteyi ancak Posta Gazetesi’nin yardımıyla basabildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan her televizyon kanalına bağlanıp Facetime’dan açıklama yaptı. Hiçbir kanalı ayırmadı. Sabaha kadar camilerde selalar verildi. Üstümüzden uçan savaş uçaklarının sesi dinmedi.
Özgür basın kazandı
En son Irak Savaşı’nda canlı yayında savaş izlemiştik. Twitter kesilmeyip, yayın yasağı olmayınca öyle bir gece yaşadık ki, 1980 sonrası doğanlar için geçmişin simülasyonu gibiydi. Üstümüzden geçen jetler, patlama sesleri ve televizyonda izlediklerimizle adına darbe denilen ama darbeyi değil terörü gösteren ağır bir gece geçti üstümüzden... Çünkü hiçbir darbede olmayan şeyler yaşandı. Asker halkı öldürmeye, TBMM’ye saldırmaya başladı. Darbe siyasi otoriteye karşı yapılırdı, oysa bu olayda darbede halka, püskürtme de halkla yapıldı. 15 Temmuz gecesi hepimiz için en uzun geceydi. Ancak bu gece basının özgürlüğünü yeniden kazandığı bir gece olarak da hatırlanacaktır. Tüm zorlu şartlar altında, canları yok sayarak halkı bilgilendirme görevinden bir an bile vazgeçmeyen tüm haberci arkadaşlarımın yüreklerine sağlık! Hepsine teşekkürler...