Farkında mısınız, ekran her geçen gün bir arabesk albümüne benziyor. Ben size sadece yeni başlayan ve başlayacak dizilerin isimlerini yazayım. Alt alta koyup bakalım. Ben de Özledim, Ne Diyosuun!, O Hayat Benim, Boynu Bükükler, Hatasız Kul Olmaz, Kaderimin Değiştiği Gün, Yılanların Öcü… İsimlerine baktığınızda size de ekran akışından çok bir arabesk albümünü anımsatmıyor mu? Peki, ekran neden bu hale geldi? Kanal yöneticilerine ve yapımcılara sorsak cevap hazır: “TNS’nin sunduğu yeni panel bunu istiyor. Modern ve değişik işler yaptığımızda reyting olarak karşılığını göremiyoruz.” İşte herkes bu koca ve büyük yalana kapıldı gidiyor. Kabul ediyorum, panel değişti ama siz bu panelin önüne başarılı işler koyduğunuzda izliyor. Modern diye yapılan işlerin çoğu kimse kusura bakmasın ama sadece çekenler için modern. Bana kalırsa senarist, yönetmen ve yapımcıların entelektüel görünme kaygısı dizilerin sonunu getiriyor. Herkes topluma dizi yaptığını unutup, kendisini tatmin etmeye çalışıyor. Kısacası sektöre iş yapıyor. Mesela, şimdi aşağılanan ve modern işlerden anlamadığı söylenen seyirci AGB döneminde de çarşamba akşamları Muhteşem Yüzyıl izliyordu, şimdi de onu izliyor. Demek ki, önüne iyi iş sunulunca izleniyor.
İğneyi seyirciye batıralım
Hadi elimizi vicdanımıza koyalım… Leyla ile Mecnun’dan sonra başlayan Ben de Özledim üzerine çok özenilen bir proje miydi? Vicdan bitti ama yankısı sürüyor. Hikâye çok klişe değil miydi? Şahane oyuncu kadrosu dışında sizi cezbeden neydi? Ne Diyosuun!’un modern hayatı anlattığına beni kimse inandıramaz. Modernlik böyle bir şey değildir. İntikam, hikâyeden çok oyuncunun peşine düşüldüğü için bitmedi mi? Kayıp, bilmece soracağım derken, bulmacaya dönüştüğü için izleyiciyi yormadı mı? Bunun gibi onlarca örnek sayabilirim. Ama asıl tehlike başka. Biz ekranda çok değil, bir yıl önce Behzat Ç., Leyla ile Mecnun, İşler Güçler gibi alternatif diye tanımladığımız işler izledik. Ama sonrasında yapılan ve alternatif, modern, farklı diye tanımlanan ama bana kalırsa fazla hesap içinde boğulan bu işler sektörde tehlike yarattı. Bu işlerin tutmaması ya da üzerine çok özenilmemesi yeni bir önyargı oluşturdu: “Bu tip işler tutmaz.” Hal böyle olunca ekran arabesk albümüne döndü. Peki, iğneyi izleyiciye batıralım ama çuvaldızı da sektör çalışanları hak etmiyor mu? Şimdi bu kötü örnekler yüzünden kimse alternatif iş yapmayacak.
Halit Ergenç’e ayıp ettiler
Halit Ergenç’in Muhteşem Yüzyıl’da canlandırdığı Kanuni Sultan Süleyman karakterinin oğlu Şehzade Mustafa’yı öldürtmesinin yankıları sürüyor. Ama arada çok çirkin şeyler de yaşanıyor. Cumartesi günü Halit Ergenç, Twitter hesabından bir fotoğraf paylaştı. Fotoğrafta eşi Bergüzar Korel, oğlu Ali ve kendisi denizden çıkıyor ve üzerinde “Biraz büyüsün de öyle boğarım ben bunu “ yazıyor. Ergenç, “Buna çok gülüp, bir de gülelim diye bana ve Bergüzar’a yollamışsınız. Biraz edep, biraz utanma lütfen. Hiç komik değil” diye cevap yazmış. Yerden göğe kadar haklı. Belli ki, bunu yapan kişiler şaka yaptıklarını zannediyor. Ama insanın evladıyla ilgili böyle bir şaka yapılmaz. Zaten böyle bir şaka yapma zihniyetini anlamadım, anlamayacağım. Şakayla edepsizliği birbirine karıştırmışlar. Edep yahu!