Şimdi bu başlık nereden çıktı diyeceksiniz. Geçen hafta Hakan Yılmaz ve Şebnem Bozoklu’nun başrolleri paylaştığı Cesur Hemşire dizisinin Şekerpınar’daki setine konuk oldum. Bir de ne göreyim, sette başta yönetmen Bora Onur olmak üzere Hakan Yılmaz, Şebnem Bozoklu kaşınıp duruyor. Seti pire mi bastı diye düşünürken kurdeşen döktüklerini öğrendim. Ama öyle böyle değil, özellikle Yılmaz ve Onur’un anlatmakla bitmeyen kurdeşen anıları var. İnsanları güldürmek o kadar kolay değil diye espri yapıp konuyu kapatıyoruz. Onlar sahne çekmek için sete gittiklerinde ben dizide Alper karakterine hayat veren Ali Yoğurtçuoğlu ve Babür’ü Çağlar Çorumlu’yla koyu bir muhabbete giriyorum. Ali, Ankara’da Mojo oyununda izlediğim, enerjisi çok yüksek bir oyuncu. Sette tüm boş vakitlerinde de kitap okuyor. Çağlar, hem Güldür Güldür’de hem de Cem Yılmaz’la birlikte rol aldığı reklam filminde zaten bizi güldürüyor. Ne yalan söyleyeyim, Cesur Hemşire’de en sevdiğim karakterlerden biri Babür. Onu izlemekten çok keyif alıyorum. Sette kim uyumsuz diye ağızlarından laf almaya çalışırken içeriye Fatma Topbaş giriyor. Ona “Bayan enerji” adını koydum. İlk kez tanışmamıza rağmen etrafına enerji saçıyor.
Günde 15 bardak çay içiyor
NTC Medya’nın yapımcısı Mehmet Yiğit Alp, öğlen saatlerinde bize katılıyor ve bana seti gezdirip bilgiler veriyor: “Bu mekânı Tuzla Şekerpınar’da bulduk. 3 bin 300 metrekarelik bir alana kurduk seti. Dizimiz hastanede geçtiği için tamamen bir hastane dekoru yaptık. Ameliyathaneden yoğun bakım ünitesine kadar her şey aslına uygun yapıldı. Onun dışında dört ev ve bir greenbox alanımız var.” Mekân gerçekten çok büyük. Hava da soğuk olunca “Gelsin çaylar” diyoruz. Bu arada ekip sette dizi çekiyor. Ben de çaydan görevli arkadaşa “Hakan Yılmaz ve Şebnem Bozoklu sette ne içer?” diye soruyorum. Yılmaz, günde 15 bardak çay, 4 sade kahve içiyormuş. Bozoklu ise kahveci değil, çaycı. O da günü ortalama 10 bardak çayla bitiriyormuş. Çayları içip içimizi ısıttıktan sonra bu akşam yayınlanacak bölümün önemli sahnelerinden birinin çekimini izlemeye gidiyoruz. Sahnede Hakan Yılmaz, Şebnem Bozoklu, Sezai Aydın, Tuluğ Çizgen, Fırat Doğruloğlu, Gamze Topuz, Enis Arıkan ve Fatma Topbaş var. Uzun ve bol diyaloglu bir sahne.
Esneme hareketleri yapıyor
Kendime hemen monitörün yanında bir yer ayarlayıp yönetmen Bora Onur’u gözlemlemeye başlıyorum. Ses ayarını kısığa almış biri Bora Onur. O kadar sakin duruyor ki, bende endişe yaratıyor. Birazdan patlayacak ve tozu dumana katacak diye korkuyorum. Ama onun hiç öyle tavırlarla işi yok. Hakan Yılmaz’ın kucağında bir çocuk var. Kendisiyle ilgilenmediğinde ağlamaya başlıyor. O nedenle onu sürekli zıplatıyor. Bel fıtığı olduğu için de sonra esneme hareketleri yapıp belini rahatlatıyor. Enis Arıkan ve Şebnem Bozoklu zaten çok yakın arkadaş. Yönetmenin her “Kestik” komutunda yan yana gelip bir şeyler kaynatmaya başlıyorlar. Ama setin genelinde müthiş bir huzur hâkim. Herkes birbiriyle çalışmaktan mutlu. Zaten aksi olsa nankörlük olurdu. Kışın iç mekânda, hafta 3 gün ve iyi oyunculardan oluşan bir kadroyla çalışmak herkese nasip olmaz. Bugünlük bu kadar… Yarın Hakan Yılmaz ve Şebnem Bozoklu’yla sohbetimizden notları aktaracağım.
Cesur Hemşire’nin dışı güldürüyor ama içi kurdeşen döküyor
Haberin Devamı