Geçen hafta pazartesi günü “Bu adamlara dikkat!” başlıklı bir yazı kaleme almış ve dizilerde yan rollerde harikalar yaratan dört erkek oyuncudan bahsetmiştim. Bugün sıra kadınlarda... Şahane dört kadın oyuncu seçtim.
Meziyet’e hak veriyoruz
(Selen Öztürk- Benim Adım Gültepe’nin Meziyet’i)
Hayatımıza Karayılan’ın Asiye’si olarak girdi. Daha sonra da dört sezon Muhteşem Yüzyıl’da Kanuni Sultan Süleyman’ın ilk eşi Gülfem Hatun’a hayat verdi. Gülfem Hatun’u o kadar dozunda oynadı ki, tıpkı tarihteki gibi hayatımızda bir vardı, bir yoktu. Bu sezon Benim Adım Gültepe’nin Meziyet’i olarak bambaşka bir karakter çıkardı. Kardeşi sevdiği adamı elinden aldığı için yaralı, hırçın ama merhamet duygusundan bir an olsun vazgeçmeyen Meziyet’e bizi ilk bölümden inandırdı. Meziyet’e hak veriyoruz ve gözlerini aça aça bağırmasına bayılıyoruz. Benden uyarması, bu oyuncuya dikkat! Çünkü bize sadece birkaç rengini gösterdi. Unutmadan, Öztürk’ün inanılmaz güzel bir sesi var.
Şehriban’ı tanıyoruz
(Zeynep Kankonde-Ulan İstanbul’un Şehriban’ı)
Ben onu ilk defa İki Yaka Bir İsmail’de izledim. Sonra Kayıp’ta karşıma çıktı. İlk sahnede “Ne kadar güzel oynuyor” demiştim. Bu sezon karşımıza Ulan İstanbul’un Şehriban’ı olarak çıktı. Gerçek bir çılgın ama bir o kadar da içimizden biri Şehriban. Hangimiz annesine birazcık da olsa benzemiyor? O nedenle hepimiz Şehriban’ı tanıyoruz. Zeynep Kankondedramada başarılıydı ama komedide harikalar yaratıyor. Eminim bundan sonra onu daha fazla izleyeceğiz. Çünkü şahane bir oyuncumuz var, üstelik bir an olsun karikatüre kaçmayan...
Aranan yüz olacak
(Defne Kayalar- Medcezir’in Sedef’i)
Al Yazmalım ve 20 Dakika’da dikkatleri üzerine çekti ama hiç şüphe yok ki, Medcezir’de yarattığı Sedef karakteriyle fark yarattı Defne Kayalar. Karakterde onun coşmasına çok yardım etti. Özellikle ilk sezon hem güzelliği, hem de oyunculuk performansını konuşturdu. Bu sezon çılgınlıklarından vazgeçmesine rağmen doğru duygunun peşinden koşmayı sürdürüyor.
İyi bir aşçı Tüfekçi
(İlkin Tüfekçi-Kara Para Aşk’ın Pelin’i)
Arka Sıradakiler, Karadayı derken Kara Para Aşk İlkin Tüfekçi’nin parlama noktası oldu. Bana arkadaşlık, dostluk, vefa duygularını hatırlatıyor. “Keşke hepimizin Pelin gibi arkadaşı olsa” dedirtiyor. Çünkü o zaman sırtımız hiç yere gelmez. O kadar yumuşak bir yerden oynuyor ki İlkin Tüfekçi, oyunculuğunu şovla değil, kalple konuşturuyor. Ben onu iyi bir aşçıya benzetiyorum. Elindeki üç çeşit malzemeden dört çeşit yemek çıkarabiliyor.