Başrollerini Buğra Gülsoy, Aslı Enver, Alican Yücesoy, Şebnem Hassanisoughi ve Nadir Sarıbacak’ın paylaştığı Bana Artık Hicran De pazar akşamı başladı. Süreç Film-Ali Gündoğdu’nun yapımcılığını, Volkan Kocatürk’ün yönetmenliğini üstlendiği diziyi Coşkun-Gülizar Irmak kaleme alıyor. Çift, daha önce Öyle Bir Geçer Zaman ki’yi yazmıştı. Dizi bir telefon sahnesiyle açılış yaptı. Hicran’ın kızına “Beni arama” demesi ama tehditi karşısında Şile yolunda buluşma teklifiyle Türk televizyon tarihinin en iyi kaza sahnesini izledik. Ardından jeneriği izledik. Ben jeneriği Hicran’ın dünyasını anlatan naiflikte buldum ve beğendim. Dizi 22 dakika boyunca bize Hicran’ı, babasını, annesini ve Nazif’i gösterdi. Başrol erkek kahramanımız Murat’ı (Alican Yücesoy) ancak 22’nci dakikada televizyonda bir magazin haberinde gördük. Ardından tekrar Hicran’ın dünyasına döndük. 34’üncü dakikada bu kez diğer başrol erkeğimiz Sinan’ı (Buğra Gülsoy) yine televizyonda gördük. Ancak 44’üncü dakikada dizinin diğer oyuncularını görebildik. Şimdi bu dakikalara neden takıldığımı açıklayayım. Çünkü ilk 35 dakika adeta üç kişilik bir tiyatro performansı izledik. Oyunculuklar, mekânlar şahaneydi ama hissi oydu.
Dakikalara neden takıldım?
Diziye ancak 44’üncü dakikadan sonra girebildik. Çünkü bize diğer karakterleri hiç göstermedi. Bu konuya bu kadar değinmeme gelince, televizyon dizi senaryosu gereği her 15 dakikada bir kahramanlarımızın karşılaşma ya da aralarında bir çatışma olma ihtimaliyle karşı karşıya olmalıyız. Bu bizim projeden kopmamamızı ve takibimizi güçlendiriyor. Heyecanı da körüklüyor. Tek karakterin 2-3 mekânda sıkışmışlığını izlemek ise bizi sıkıyor. Çünkü kiminle konuştuysam diziyi beğendiğini ama ilk 40 dakikadan sonra sevdiğini söyledi. Bu da o matematiğin ne kadar doğru olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor. Açıkçası senaryonun ilk bölüm matematiğini, diyalogları da çok şahane bulmadım. O nedenle yönetmen Volkan Kocatürk’ü tebrik ediyorum. Elinde malzemeden olağanüstü bir atmosfer yaratmış. Dizinin geneline bakıldığında bu yılın en güzel çekilmiş işlerinden birini izledik.
Aslı Enver'i not edin
Ama keşke kurguda durumu daha fazla toplasalarmış hissim oluştu. Malum, sektör küçük dedikodusu büyük. En az 10 kaynaktan aldığım habere göre; senarist Coşkun Irmak, Süreç Film’le imzaladığı sözleşme gereği senaryosuna müdahale, değişiklik şansını ortadan kaldırmış. O nedenle ekranda ne yazıldıysa onu izledik. Ama iddia ediyorum, bu iş kurguda toparlanırmış. Eğer bizi 44 dakika Hicran’ın mahallesine ve evine kapamasaydı bu dizi ilk bölümüyle zirveye otururdu. Eğer haberler doğruysa keşke senarist daha esnek davransaymış. Oyunculuklara gelirsek, artık bu ülkede Aslı Enver diye şahane bir kadın oyuncumuz var. Bunu bir kenara not edin. Çünkü ilk bölümde üzerine aldığı yükü fazlasıyla taşımış. Elini taşın altına koymuş, bir an bile Hicran olduğundan şüphe etmeyeceğimiz bir karakter çıkarmış. Buğra Gülsoy’u Sinan olarak izlemek güzeldi. Gerçi çok az gördük ama bu hikâyenin nefes aldıran karakteri Sinan olacak. İlk bölümde sadece haytalıklarını gördük ve çoğu yerde güldük ama belli ki ilerleyen bölümlerde acayip bir hikâyeyle karşılaşacağız. Alican Yücesoy, Kuzey Güney dizisinin Güney’i gibi bir karakter. Şirketin patronunun kızıyla nişanlanıyor, belli ki Hicran’la aşk yaşayacak ama para onu ele geçirecek. Şebnem Hassanisoughi şımarık Lale’yi layığıyla canlandırmıştı. Tamer Levent ve Zeyno Eracar’ın performansı ise takdire şayandı.
Dizi 8’inci oldu
Başrollerin elinde zaten malzeme var. Senaryo onlara hizmet ediyor ve pek çok sahnede onları izliyoruz. Ama iki oyunculuk performansı var ki, iki sahnede akılda kalıp, tadını damağımızda bıraktılar. İlki Özlem, yani Hicran’ın kızı Elif Ceren Balıkçı. Zaten Merhamet’ten beri oynama güdüsü ve gerçekçiliği beni etkiliyor. Burada da en akılda kalan performansı o sergiledi. Diğeri Nadir Sarıbacak yani kamyoncu Nazif. Bir kamyoncunun güzel değil, namuslu kız aramasını o kadar gerçek bir oyunculukla bize sundu ki, bir kez daha kendisine hayran bıraktı. Sözün özü, Bana Artık Hicran De, yani bir annenin kızına “Beni arama, bana anne deme” demesi beni ilk duyduğumdan beri irrite etse de, hikâyenin geline baktığımızda Aslı Enver Hicran’ı bize sevdirdiği için bu konuya hiç takılmadık. Dizi reytinglerde Tüm Kişiler’de 2.47 reytingle 8’inci, AB’de 3.21’le 5’inci, ABC1’de 3.03’le 5’inci oldu. Yine söylüyorum, bu hikâyeyi izlemeye gönüllü çok insan var. Hikâyeyi, oyunculukları ve rejiyi sevdik. Yeter ki, tek amaç izleyiciye takip edebilecekleri bir proje sunmak olsun. Herkesin emeğine sağlık.