Alışma Türkiye!

Çok değil birkaç ay önce cumartesi bizler için tatil ve eğlence günüydü. Ancak özellikle son haftalarda acının, terörün, kalleşliğin, ölümün günü oldu. Neredeyse her hafta sonuna bir terör saldırısıyla uyanıyoruz. Her acı bize birlik olmamız gerektiğini hatırlatıyor. Acıyla dost olmaktan korkuyorum. Çünkü her geçen gün acıya da alışıyoruz. Sürekli birbirimize alışma desek de, ne yazık ki alışıyoruz. Daha Dolmabahçe’de gerçekleşen kalleş terör eyleminin yaralarını saramamıştık ki, cumartesi sabahı acı haber Kayseri’den geldi. Çarşı iznine çıkan er ve erbaşları taşıyan otobüs patlatıldı. Vatani görevlerini yerine getiren, bir çarşı izniyle sevdiklerine telefon etme, biraz nefes alma derdi olan gencecik askerlerdi. Hayalleri vardı. Ancak hain bir terör saldırısının kurbanı oldular. Ben bu yazıyı yazarken 13 şehit, 48 yaralı vardı. Artık sayılar da anlamını yitirdi. Acı ve korku her yanımızı sardı. Kim yaptı, neden yaptı ne önemi var ki? Terörün dini, dili, ideolojisi, insafı, vicdanı olmaz! ‘Başımız sağ olsun’ demekten usandık. Ama başımız sağ olsun Türkiye. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine sabır diliyorum. Yaralılara da acil şifalar! Fakat söz bitmedi, bitmeyecek. Ne olursa olsun bizi ALIŞMAMAK ve BİRLİK olmak yaşatacak.

Haberin Devamı

Mutluluğun hapı mutluluk getirir mi?

Aslında size bugün uzun uzun Tesir oyununu anlatmak istiyordum. 3. sezonunda olan, çarşamba akşamı Toy İstanbul sahnesinde izlediğim, Aslı Yılmaz, Güneş Sayın, Metin Yavuzoğlu ve Salih Bademci’nin oynadığı, izleyiciye tokat üstüne tokat atan Tesir oyunundan... Anlatacağım da, çünkü terörün sanatı susturmasına izin vermemek lazım! Oyunun yönetmen koltuğunda aynı zamanda oyunculuk da yapan Çağrı Şensoy oturuyor. Öyle bir atmosferi var ki oyunun kendinizi bir tiyatro oyununda değil, bağımsız bir film izliyormuş gibi hissediyorsunuz. Bir antidepresan deneyi üzerinden mutluluğun, aşkın kimyasının peşine düşen karakterlerin üzerinden topluma bakıyorsunuz. Çağın hastalığı depresyonu, toplumun dayattığı normal ve anormal algısını, kendinizi, kaygılarınızı en lezzetli oyunculuk performanslarıyla izliyorsunuz. Salih Bademci ne yapsa izleyeceğim bir oyuncu! İyi kalbi sahneye yansıyan insanlardan! Tesir’de de hayranlıkla kendisini izletiyor. Güneş Sayın’ı ilk kez sahnede izledim. Oyunun başından sonuna kadar çizdiği karakterle bize görünene değil ardındakine bakmamızı gösterdi. Metin Yavuzoğlu, vicdanı ve mesleği arasında kalan doktor rolüyle etrafımdaki çoğu insanı resmetti. Ancak oyunun tartışmasız en çok aklımda kalan ismi Aslı Yılmaz’dı. Bugüne kadar tanımadığım, tanışmadığım ve onu sahnede izlemediğim için utanç duyuyorum. Öyle bir performans izliyorsunuz ki, sahnedeki sanki sizsiniz. Sizin iç sesiniz. Bunu o kadar normalleştirmiş ki, bir yabancı olduğunu hissetmiyorsunuz. Sözün özü; 2 saat 15 dakikalık oyunu bir saat zannederek oyundan çıkıyorsunuz. Çünkü dekorundan ışık tasarımına, oyunculuklarından rejisine şahane bir oyun izliyorsunuz. Mutluluk ve aşk bir kimyadan mı ibaret? Mutluluğun hapı size gerçekten mutluluğu getirir mi öğrenmek için 11 Ocak’ta Trump Kültür ve Gösteri Merkezi’nde yerinizi ayırtmanızı öneririm. Asla pişman olmayacaksınız!

Haberin Devamı
DİĞER YENİ YAZILAR