2017’nin ilk gününden hepinize merhaba! Önce güzel dileklerle başlayalım. Yeni yıl umut demek, yenilenmek demek. 2017 hepimize mutluluk getirsin. Gelelim artık klasikleşen yeni yılın ilk günü yazıma… 2016 dizi sektörü adına öylesine kötü bir yıl oldu ki, yılın skandalı onlarca dizinin vedasıydı. Şimdi 2017’de benzer şeyler yaşanmasın diye naçizane birkaç öneride bulunacağım. Üstelik bu öneriler geçen senekilerden farklı değil, bilakis birebir aynı olacak. Unutanlar için yeniden hatırlatalım istiyorum. Bunlar olana kadar da yazmaya devam edeceğim galiba… Çünkü bu 11 maddeyi uygulayıp dizi batırma şansınız neredeyse imkânsız. Yoksa yazıda kolaya kaçmadım. Umarım on binlerce insanın ekmek yediği, umutlarını bağladığı dizi sektöründe bu sene doğru kararlar verilir.
-Bir dizi projesi seçerken büyük insanların küçük hesaplarına değil, küçük insanların büyük hayallerine odaklanın. Çünkü satın alma gücü düşük bir ülkede en çok alınan şey hayallerdir. İnsanlara hayal satarsan kazanırsın.
-Basit ama yeni… Yeni ama basit hikâyelerin peşine düşün. Bilmece soracağım derken kendisi bilmeceye dönüşen işlere itibar etmeyin. Basit hikâyeyi karmaşıklaştırarak anlatmak kimseyi entelektüel yapmıyor. Unutmayın, sektöre değil izleyiciye dizi yapıyorsunuz. Klişeden korkmayın, klişeyi nasıl farklı anlatacağınıza odaklanın.
-2016’nın en büyük sorunu hikâyelerin açılmamasıydı. Yani dizinin derdinin ne olduğunu ancak dördüncü bölümde görüyorduk. Kimsenin buna tahammülü yok. Türk izleyicisi bir soru sorar. Bunu karşılayan dizi başarılı olur. “Ben olsam ne yapardım?” sorusunu seyirciye sordurup reyting sonuçlarınıza bakın, ne demek istediğimi anlayacaksınız.
-Starlara para dökmekten vazgeçin. Kendinize sürekli starın proje olduğunu hatırlatın. Lütfen buradan tanınmayan kişileri oynatın dediğim anlaşılmasın. Sadece projenizi starlaştırın ve iyi oyuncuları oynatın demek istiyorum.
-Reyting aletlerinin Twitter kullanıcılarının evinde olduğunu zannetmeyin. Twitter başka şey, reyting aleti başka… Eğer söylediğimden şüphe ediyorsanız, istatistiklerden Türkiye’de kaç kişinin evinde bilgisayar ve internet olduğuna bakın. Akıllı telefon kullanımı çok yüksek olmasına rağmen etkinlik yaratımı çok yüksek değil! O nedenle Twitter’ın sizi manipüle etmesine izin vermeyin. Ama sosyal medyayı da yok saymayın. Sosyal medya kullanıcılarının dizinizin karakterlerinin derinleşmesi için yaptığı eleştirileri dikkate alın.
-Prodüksiyondan kısılmasına izin vermeyin. Çünkü karakterinizi yaşatacağınız ev, giydireceğiniz kıyafet, bindireceğiniz araba ve karşısında muhatap olacağı figürasyon projenizin gerçekçiliğini artıracak. Ama prodüksiyonu abartıp gözümüze de zenginliği sokmayın! - -Dizinizi mutlaka oluşturduğunuz denek gruplarına izletin ve eleştirilerini dikkate alıp düzeltmeler yapın.
-İlk bölümün günahı olmaz klişesinden vazgeçin. Eğer riski göze alıp ilk bölümden önce 3 ya da 4’üncü bölümü çekerseniz ilk bölümü çektiğinizde her şey daha profesyonel görünecek.
-Prototipinizi el yordamıyla oluşturmak yerine, izleyici kitlenizin kim olduğunu araştırın. Hedef kitlenizin size ulaşabileceği saat ve günde yarışa katılırsanız başarısız olma şansınız çok düşük.
-Mutlaka pilot şehirler seçip “İzleyici ekranda ne görmek istiyor?” başlıklı bir araştırma yaptırın. İnanın siz bile inanamayacaksınız. Deneme yanılma metoduyla milyonlar batıracağınıza, az para harcayarak projelerinizi nasıl tutturduğunuza…
-Gündemi takip edin, ülkede yaşananların insan psikolojisi üzerine etkisini araştırın. Projelerinizde güncel kalırsanız izleyiciyi yakalarsınız.