Son seçim öncesinin en sıcak konularından biri, tutuklu milletvekili adaylarıydı. O kişilerden 9’u milletvekili seçildi, tartışma büyüdü. Yargı reformunun son paketiyle yapılan değişiklikler dolayısıyla meselenin çözülmesi bekleniyordu ama öyle olmadı.
CHP, MHP ve BDP, hukuki sorun yaşanacağını bilerek Ergenekon davalarının tutuklu sanıklarından adaylar gösterdiler. Seçim ertesinde bu kişilerin hapishaneden çıkmalarının sağlanması hâlinde bunu, kendi siyasi direnişlerinin başarısının; dolayısıyla hem hükümetin başarısızlığının hem de Ergenekon davalarının boşluğunun kanıtı olarak göstermeyi hedefleyen bir taktik uyguladılar.
Amaç Ergenekon sanıklarından bazılarının hapisten çıkarılmasıyla bir siyasi zafer havası yaratılması olduğu için de CHP, BDP’nin tutuklu Kürt vekilleriyle ilgilenme gereğini duymadı.
Seçim ertesinde Ergenekon sanığı vekiller serbest kalsaydı, diğer Ergenekon sanıkları ve onların destekçileri için bu davalarla ilgili kuşkuların artmasını sağlamak kolay olacaktı.
Kendi Ergenekoncuları ile meşgul olan CHP ve MHP’nin sözcüleri meseleyi “demokratik siyaset” çerçevesi içinde ele almadılar, bu yönde hiçbir çaba göstermediler, hatta zaman zaman BDP’lilerin içerde kalması gerektiğini bile söylediler. Bu mücadelenin “demokrasi” mücadelesi olduğu iddiası, CHP ve MHP’nin tavırlarını bilenleri ikna edemez.
Aslında tutuklu milletvekilleri sayesinde gündeme gelen “uzun tutukluluk” sıkıntısının giderilmesinin yolu son yasa değişiklikleriyle açılmıştır. Bunu CHP ve MHP’nin mücadelesi değil, sıkıntının Ergenekon davalarının dışında da büyük bir mağdur kitlesi yaratmış olmasının genel kabul görmesi sağlamıştır.
Tutuklu vekillerin çıkması bugün CHP ve MHP için bir zafer değildir, bunu sağlayacak olan yasa değişikliği hükümetin kararı ve tek başına faaliyetiyle gerçekleşmiştir.
Tutuklu vekillerin çıkmasının, Ergenekon davalarının zayıflığının kanıtı olarak gösterilmesi de yine aynı nedenle mümkün değildir.
Ancak BDP’li vekilin tutukluluğa itirazı reddedilirken, Ergenekon sanığı vekillerin tahliyesi gerçekleşirse bunun toplumda farklı algılara yol açması da kaçınılmaz olacaktır.
Tutuklu vekillerin tümünün çıkması ancak, son yasa değişikliğiyle amaçlanan faydayı sağlayabilir. “Ergenekoncular çıktı Kürtler kaldı” görüntüsü sadece Türk yargısının işleyişiyle ilgili kuşkuları güçlendirmez, AKP hükümetinin niyetleriyle ilgili başka soruları da kaçınılmaz olarak ortaya çıkarır.
Doğrusu bellidir; bütün tutuklu milletvekileri ve bütün tutuklu “seçilmişler”, belediye başkanları, belediye meclis üyeleri çıkmalıdır ki, hâlâ körüklenen bazı gerilim noktalarının altı boşaltılmış olsun.