Haberin Devamı
Futbolla ilgili herkes bu dünyanın kirliliğini bilir, anlatırdı. Siyasi güç, yerel iktidar, epeyce de bir para olunca birçok ülkede olan kirlenme bize de geldi. Fazla ileri gitmeye gerek yok, şike soruşturması başladığı günden itibaren futbol dünyamızın birçok önemli isminin açık ya da örtülü suçlamaları bile kirliliği anlatıyordu.
Özel yetkili mahkemeden çıkan karar ise aslında bir “aklama” oldu. Tuhaf bir aklama ama aklama. Soruşturmanın başından itibaren söylenenlere ve iddialara bakılınca bu karara “aklama”dan başka bir isim vermek mümkün değil.
Kararda, sanıklara verilen cezaların tümü aslında beş maçla ilgili. Sadece beş maç. Bu beş maç dolayısıyla, kulüp yöneticileri dışında üç futbolcu ve iki teknik direktör ceza aldı.
Sadece üç futbolcu ile iki teknik direktörün toplam beş maçta şike veya teşvik primi girişiminden sonuç alınmasını sağlamış olmalarının mantıklı bir açıklamasını yapmak kolay değildir.
Beş maçta 110 futbolcu ve beş teknik direktör var, içlerinden üç futbolcu ile iki teknik direktör girişimlerin başarıya ulaşmasını sağlamış! Bunu açıklamak için bayağı uğraşmak gerekir.
Karar aslında Fenerbahçe dışında bütün kulüpleri açık olarak aklıyor. Kişilere ve cezalara bakıldığında Fenerbahçe dışında “örgütlü” bir durum yok.
“Örgüt” denilince de Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ın aldığı ceza fazlasıyla açıklanmaya muhtaçtır.
Yıldırım suç örgütü kurmaktan ceza aldı, en yakın çalıştığı yöneticiler ise “çete üyesi” değil, ama şike-teşvik işine karışmışlar.
Aziz Yıldırım, neredeyse tek kişilik bir “örgüt” gibi. Üç maçta teşvik primi ve şike suçu işlemiş bir “örgüt kurucusu ve başı.” Aldığı ceza 6 yıldan fazla, eğer Yargıtay onaylarsa yaklaşık üç yıl daha cezaevinde kalacak, toplam 4 yıl yatmış olacak. Örneğin onlarca cinayetin söz konusu olduğu Susurluk çetesinden yatanlar en fazla iki yılla kurtuldu. Bunu da Türk yargısı açıklamak zorundadır.
Yıldırım’ın bütün tahliye talepleri “delilleri karartma ve kaçma şüphesi” dolayısıyla reddedilmişti. Üç yıl daha hapis yatması muhtemel bir kişinin “kaçma şüphesi”nin birdenbire kalkmış olması da ilginç...
Türk futbolu böylece aklandı, her şey beş maça ve Aziz Yıldırım’a kaldı.
Vah Türk adaleti. Vah Türk yargısı.