CHP’nin Baykal’ın genel başkanlığı döneminde izlediği siyasi çizginin sol ya da sosyal demokrasi ile ilgisi olmadığı söylendiğinde CHP’lilerden büyük tepki gelirdi. Meğerse CHP’lilerin yarıya yakını, yüzde 43’ü de CHP’nin sosyal demokrat seçmeni temsil etmediği kanaatindeymiş.
Andy-AR, CHP’ye oy verenlerin bugün partiye, partinin liderliğine nasıl baktıklarını araştırdı.
Bizce en önemli sonuç, bu partiye oy verenlerin yüzde 43’ünün aslında CHP’nin solcu ya da sosyal demokrat olduğuna inanmıyor oluşu. Belli ki kendilerini solcu, sosyal demokrat olarak nitelemekle birlikte kendilerini temsil etmeyen bir partiye oy vermeyi “mecburiyet” olarak hissediyorlar.
Bunun bir nedeni “alışkanlık” olabilir, bir başka nedeni de AKP’ye ilişkin katı kanaatler.
CHP’ye oy verenlerin yüzde 55’i yeni yönetimi başarısız buluyor.
Yüzde 52’si parti politikalarının değişmediğini düşünüyor.
Bu cevaplar temeldeki beklentileri de ortaya koyuyor.
Demek ki CHP seçmeninin yarısı, parti politikalarının, iktidara aday olmayı sağlayacak şekilde değişmesini bekliyor.
1965 yılında İsmet İnönü’nün “CHP ortanın solundadır” demesi, daha sonra o güne göre “sol” olarak nitelenebilecek bir kadroyu öne çıkarması ve Ecevit hareketi, CHP içinde, bütün yapıyı değiştirmese de belli bir “sola açık” kanadın var olmasını sağladı. Kendisini solcu zanneden ama klasik muhafazakâr-devletçi üslubun içinde siyaset yapan kadrolarla kendisini solcu olarak görenlerin CHP içinde bulunabilmeleri temin edildi.
Sosyalizm ile “millicilik” adı verilmiş milliyetçiliğin bir araya getirilmesinde başarılı olunması da CHP’ye ideolojik karmaşa olarak yansımaya devam etti.
Bu karmaşa, söz konusu araştırmaya “kim lider olmalı” sorusunun cevabı olarak yansıyor.
Seçmeninin yarısı CHP’yi sosyal demokrat olarak görmüyor, yeni genel başkanı başarısız buluyor, ama lider olarak Sarıgül ve Baykal adlarını öne çıkarıyor...
Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP’ye oy verenlerin, oy vermek isteyenlerin zihninde bir açıklık sağlanmış olmadığı; tam tersine, fikri karmaşanın devam ettiği açıkça görülüyor. CHP yönetiminde hâlen bu karmaşayı ve belirsizlikleri giderme yönünde çabalar, eğer varsa bile seçmenine ulaşamadığı ortadadır.
Önümüzdeki yerel seçime CHP’nin bu yapı ve zihinsel karmaşa içinde gideceği anlaşılmıştır. Dolayısıyla kendi seçmeninde bile CHP’ye yönetme ehliyetini teslim etmekteki tereddüt devam edecektir.
Demokratik sistemin temel mantığına uygun işlemesinin önemli bir koşulu, farklı siyasi kanatlarının varlığı ve birbirini denetlemesidir. Bizim sistem şu anda tek kanatlıdır, bunun sakıncalarının yaşanması da kaçınılmazdır.