Sıfırdan başlamak

Haberin Devamı

Meclis Başkanı’nın yeni anayasa çalışmaları başlarken, genel eğilimin işe “sıfırdan başlamak” yönünde olduğu anlaşılıyor.

“Çalışmaya sıfırdan başlamak” bir “akademik yöntem” olarak önerilmiş olabilir.

Çok acil siyasi ve toplumsal beklentiler ortadayken “sıfırdan başlamak”, öncelikle yeni anayasanın her durumda bir “AKP anayasası” olacağına inanmış ve birinci dertleri de bunu engellemek olan çevrelerin işine gelecektir.

İşe sıfırdan başlandığı takdirde, “değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez” maddeler gündeme geldiği anda kavga çıkması kaçınılmazdır.

Yeni anayasanın Ne olmaması gerektiğini gösteren bir metin, 1982 Anayasası olarak eldedir.

1961 Anayasası‘nın, kudretlilerin zamanına göre fazla buldukları kişi hak ve özgürlüklerini düzenleyen maddeleri de eldedir.

Prof. Ergun Özbudun’un hazırladığı ve siyasi oyunlar yüzünden içeriği doğru dürüst tartışılmamış olan metin de eldedir. Bazı Batılı ülkelerin, anayasa hukukçuları tarafından “örnek” olarak gösterilen anayasaları da eldedir.

***


Sıfırdan başlamamak için gereken her şey, otuz yıllık tartışma birikimi, toplumda oluşmuş ana eğilimler ve ‘olmazsa olmazlar‘ da ortadadır.

Bunlara rağmen, “sıfırdan başlamak” yönünde bir siyasi iradenin ortaya çıkmış olmasının yine siyasi nedenleri olması gerekir.

Bu anayasanın getireceği en büyük yeniliklerden biri, “Türklük”ün yerini “anayasal vatandaşlık, Türkiye vatandaşlığı”nın alması olacaktır.

Bu değişikligin Kürt meselesinin kilit noktalarından biri olduğu ortadadır. Eğer siyasi irade bu “devrimci” adımı “erken“ atarak kendisini büyük bir taviz vermiş konumunda görmek istemiyor, o nedenle de yeni anayasa yapımının sarkmasını tercih ediyorsa yanlış yapıyor.

Her türlü “ırkçı” vurgudan arınmış, bütün farklılıkları içeren ve kapsayan bir vatandaşlık kavramı bugün demokrasilerin temel unsurlarından biridir ve toplumu göstermelik bir birliktelik değil, farklılıklarıyla birliktelik olarak algılayan çağdaşlığın gereğidir.

***


Yeni anayasayı toplumun yaklaşık yüzde 95’ini temsil eden bir Meclis yapacaktır, ama yine toplumun yüzde 15-20’lik bir kesiminin korkuları da tam olarak giderilmiş değildir.

Anayasa çalışmalarını yavaşlatmadan hem kendi kuşkularının üstesinden gelmek, hem toplumun bir kesiminin endişelerinin yersizliğini anlatmak da siyasetin; AKP, CHP ve BDP’nin görevidir.

DİĞER YENİ YAZILAR