Özgürlük bana, yasak sana

Haberin Devamı

Kanıksama, alışma, razı olma hâlleriyle yaşamayı, bununla yetinmeyi adeta kader olarak görüp kabullenmişiz.

Daha fazlasını talep etmenin iyi gözle görülmemesi de olağan hallerimizden.

Tarihi boyunca hep özgürlüklerin kısıtlanmasına alışmış bir toplumda “bu kadarı bize yeter” anlayışı bile “demokrat” bir tavır olarak algılanıyor.

Gazetecilerin, yayıncıların, bilim insanlarının hapse atılmasının ayıbından kurtulmaya çalışırken, bu kez bir gazete kapatılıyor.

***


Özgür Gündem, siyasi tavır açısından nereye yakın olursa olsun, bir ay kapatılması açıklanamaz.

Bu kapatma kararının da tıpkı gazeteci tutuklamaları gibi geniş bir tepkiyle karşılanması beklenirdi, öyle olmadı.

Bir kere “yasak” kavramıyla ilişkisini kesemeyen bir toplumda yaşıyoruz.

Nevruz gösterileri de yasaklanabiliyor, dün olduğu gibi, eğitim örgütlerinin son yasaya tepki gösterileri de yasaklanabiliyor.

Ama durumun esas ağır tarafı, yasakçılığın devletin ve devleti elinde tutan siyasi iradelerin ruhlarından sökülüp atılmamış olmasından da ötedeki bir hâlde yatıyor.

Nevruz gösterilerinin yasaklanmasına tepki gösterenlerle Ergenekon davaları çevresindeki tutuklamalara tepki gösterenler aynı çevreler değil.

Kıstas tektir: Demokrasiye, kendisinden farklı olanların insan haklarına ve hayatlarına kastetmek suçtur, bunun dışında her şey söylenebilir, yazılabilir, savunulabilir; siyasetin her türlüsü yapılabilir.

***


Birçok gazete Özgür Gündem’in kapatılmasını birinci sayfasından bile duyurmadı. Derindeki “özgürlük bana, yasak sana” ruhu böyle durumlarda hemen sırıtıverdiği için duyurulmadı.

Dindarların sonuna kadar özgür olmalarını savunanlar ateistlerin de sonuna kadar özgür olmalarını savunamıyor. Hâlâ savunamıyor.

“Özgür Gündem ‘isyankâr Kürtlerin’ sesiydi, dolayısıyla bu ses ‘biraz’ kısılabilir“ diye düşünenler, başka bir kısıtlamada ayağa kalkıyor, ama o kısıtlamaya da kendisindeki ayrımcılığının yol açtığını algılamıyor.

“Özgürlük sadece bana değil herkese” demeyi henüz öğrenebilmiş, içimize sindirmiş değiliz. Bu yüzden kısmi demokrasi içinde debelenmeye devam ediyoruz.

DİĞER YENİ YAZILAR