Ahmet Altan ve Mehmet Altan’ın, akıllara ziyan bir suçlamayla gözaltına alınmaları, darbe soruşturmasında ipin ucunun tamamen kaçtığının tescili oldu.
Ahmet Altan ve Mehmet Altan’ın gözaltına alınmalarının hiç bir hukuki ve ahlaki izahı yoktur. Aslı Erdoğan’ın, Şahin Alpay’ın, Nazlı Ilıcak’ın, Necmiye Alpay’ın ve daha onlarca gazetecinin olmadığı gibi.
Bu icraatlardan sonra Der Spiegel gibi itibarlı bir derginin Tayyip Erdoğan’ı çok sert suçlayan bir kapakla çıkmasına da kimse şaşıramaz.
Darbe soruşturma ve kovuşturmalarının bu noktaya gelmesinin, barış lafı edenlerin teröre destekle suçlanmasının kime yaradığını anlamamak da çok zordur.
Bu tutuklamaların her biri Türkiye’de demokrasinin olmadığını kanıtı olarak ortaya çıkmaktadır. Herkes emin olsun ki, 15 Temmuz darbesinin gerçek plancıları da bu tutuklamaların her birine sevinmektedirler.
15 Temmuz’un faturasını yazarlara, gazetecilere çıkarmak kadar şuursuz bir dalganın tırmanmaya devam etmesinin kaçınılmaz sonucu da ağır bir hedef şaşmasıdır.
Darbeciler, FETÖ’cüler, adlarına ne denirse densin, demokrasiye kastedenlerin tepesinden söz bile edilmezken bu şuursuz operasyonlara girişmek sonuçta o darbecilerin aklanmasından başka bir işe yaramayacaktır.
Daha önce FETÖ bunu yaptı. Darbe davalarını iyice karmaşık hale getirerek içinden çıkılmaz süreçler yarattı, sonuçta bütün zanlılar kurtuldu.
Şu andaki icraatlar da bu yöne gidildiğinin bütün işaretlerini taşıyor. Yazarlara, gazetecilere saldırarak hedef şaşırtılıyor. Yüz binlerce alt düzeyde kamu görevlisinin, öğretmenin, alt rütbede askerin üzerine gidilerek tam bir hukuki çıkmaz yaratmanın bütün şartları hazırlanıyor.
Darbe davasının sağlığı için yapılacak ilk hareket şu anda gözaltında veya tutuklu bulunan bütün yazar ve gazetecilerin salınması, haklarındaki dava ve soruşturmaların düşürülmesidir.
Bunda gecikme olduğu sürece Der Spiegel gibi dergi kapakları çıkmaya devam eder, dünyada 15 Temmuz’la ilgili sorular artar ve biraz daha içimize kapanırız.