Sünnilerle Şiiler birbirlerini 1.300 yıldır öldürüyorlar. Hem de çoluk çocuk dinlemeden öldürüyorlar.
Bu savaşın şiddeti Osmanlı barışı döneminde azalmış olsa da yüzyıldır en kanlı haline ulaştı.
Şiiler Anadolu’dan temizlendikten sonra, Sünniler onların uzantısı olarak gördükleri Aleviler üzerinde sopayı hiçbir zaman indirmediler. İmkan bulunca öldürdüler, bulamayınca dövdüler.
Bunu açıklamakta güçlük çeksek de, üzülsek de gerçek budur, araya “ama”lar koymak, “hafifletici nedenler” bulmak bunu değiştirmez.
Bu savaşın üzerine 150 yıl kadar önce petrol savaşı eklenince, Sünni-Şii savaşı biraz daha karmaşık hale geldi. İki taraf da değişik dengeler üzerine oynayarak Ortadoğu bataklığını derinleştirmeye devam ettiler.
Karmaşık güç ve iktidar savaşlarının tepesinde de hep dikkatler mezhep kıyımları üzerine toplandı. Tarih bilgimizdeki eksikler dolayısıyla, Ankara’nın kuvvetli hamlelerle Müslümanların birbirini kırmasını durdurabileceğine dair bir kanaat bir süredir tedavüldedir.
Bu iyi niyetli temenni anlaşılır bir duygudur, ama gerçekten epeyce uzaktadır.
Petrolün yerini alacak bir enerji kaynağı bulunmadıkça dünyanın bütün büyük güçleri Ortadoğu’da olacaklar ve kendi güç oyunlarını oynayacaklardır.
Şiilere ve Sünnilere “durun” demekle bunların savaşmayı bırakacağı olmadığı gibi, büyük güçlerin hiç birisi de yakın dönemde Ortadoğu’dan çıkmaz.
IŞİD de bu çok taraflı savaşın ürünü olarak radikal bir Sünni hareketi olarak ortaya çıktı ve Ortadoğu’yu ve dünyayı epeyce salladı.
Kullanım tarihi dolmuş olan IŞİD’in devreden çıkmasıyla Şiilerin pozisyonu da biraz daha güçlenecektir.
Musul da bu denklemin kilit noktası olmuştur. IŞİD bölgede yayılırken Musul’u merkez üs olarak seçmiştir, çünkü Musul halkı ağırlıklı olarak Sünni’dir.
Ankara, Musul’un IŞİD’den temizlenmesine en aktif şekilde katılmak ve sonraki durumda söz sahibi olmak istiyor.
Musul harekatında Kürtlerin olmasını Ankara istemiyor, ama koalisyon güçleri, ABD ve İngiltere istiyor.
Irak’ta yönetimi Amerikan desteğiyle elinde tutan Şiiler de Türkiye’nin her durumda “uzak durmasını” istiyor.
Ankara, Musul politikasının tarihi gerekçeler üzerine kurdu, Musul’un Atatürk’ün ilk Misak-ı Milli’sinin içinde olduğunu da tekrar tekrar hatırlıyoruz.
Türk askerinin, ABD, İngiltere ve Şiilere rağmen Musul’a girmesiyle bir şey bitmeyecek. Tam tersine Türkiye açısından yepyeni bir dönem başlayacak.
Türkiye’nin yüz yıl sonra Ortadoğu’ya dönüşünün sonuçlarını hesaplarken ise fazla iyimser olmamak için yine tarihe bir göz atmak gerekiyor.