Ankara ile Berlin arasındaki üst düzey son görüşme iki hafta önce gerçekleşti. Alman Dışişleri Bakanı Ankara’da herkesle görüştü.
Bu görüşmenin Alman hükümeti açısından bir karar verme aşaması olduğu Alman Bakan’ın ifadelerinden anlaşılıyordu.
Almanya Başbakanı Merkel’in Türkiye kararını Bild gazetesi açıkladı. Almanya Avrupa Birliği’ne Türkiye ile müzakerelerde yeni fasıl açılmamasını önerecek.
Bu ifade “görüşmeleri dondurma” gibi sert bir vurgu taşımıyor, ama fiiliyatta bu anlama geliyor. Yeni fasıl açılmazsa bir müzakere de olmayacak ve Türkiye- AB ilişkilerinde bir gelişme olmayacak.
Büyük ihtimalle Avrupa Birliği “fasıl açmama” kararı alırken bir süre koymayacak ve Türkiye’deki gelişmeleri bekleyecek.
Bunlardan birinin de, Erdoğan’ın çok sözünü ettiği referandum olacağına kuşku yok. Avrupa Birliği bundan sonrası için Türk halkının tercihini de dikkate alacaktır.
Bunun fiiliyatta ne anlama geldiğini tartışırken, bir önemi olmadığını, zaten AB’nin yeni fasıl açmada sürekli ipe un serdiğini savunanlar olacaktır. Bu da doğrudur.
Ama bunun bir karara dönüşmesi Batı merkezleri açısından bir “tavır” anlamına gelir ve bunun karşılığı Avrupa Birliği’nin Türkiye ile arasına yeni ve ciddi bir mesafe koymasıdır.
Ankara, Batı’nın, Avrupa merkezlerinin çeşitli politikalarını olabilecek en sert dille eleştirirken somut bir hamle yapmamıştı. Bugüne kadar “soğuma” hep sözler üzerinden ve Ankara merkezli olarak yürüdü. Somut adımı Avrupa’nın atması ise ilişkilerin krize dönüşmesinin ilk adımı olmaktadır.
Türkiye ile Avrupa ilişkilerinin, Rusya krizine benzer bir ortama sürüklenmesinin “yıkıcı” etkilerini herhalde Ankara da Avrupalılar da görebiliyordur. Bunu görerek yapılacak zorlamalar akla mantığa sığan durumlar olmayacaktır. “Yıkıcı” kavramı da herkes için geçerlidir.
Avrupa, Batı’nın karar merkezleri, Merkel “sabrımız taştı” noktasına gelmiş olabilirler, ama Türkiye’deki 80 milyon insanın biraz daha “sabır”a ihtiyacı var.