Görüntü, anında Habur’u hatırlattı, büyük tepki aldı. Tepki doğal, ama görüntü de doğal. BDP’lilerin PKK militanlarına “sempati” göstermesinin şaşılacak bir yanı yok.
CHP’nin Tunceli Milletvekili Aygün’ün kaçırılmasının hemen ardından bu “kucaklaşma” olayına “hissî” ve en sert şekilde tepki vermek durumu değiştirmiyor, değiştirmeyecek.
Çok kullanılan bir yol üzerinde karşılaşılmasının ve kucaklaşmanın önceden planlanmış bir gösteri olup olmadığının da pek bir önemi yok. Önemli olan bu kucaklaşma görüntüleriyle “alan hâkimiyeti” durumunun herkesin gözüne sokulmasıdır.
PKK militanları, sevdikleri vekillerle istedikleri gibi sohbet ettikten sonra el sallayarak giderken üniformaları ve otomatik silahlarıyla rahatça dolaşabildiklerini anlatmış oldular.
Sorunun siyasi algısını yanlış eksenler üzerine inşa ederek, çıkış yollarını tıkayan siyasi hamlelerin sahipleri suçu “dışarıdaki” ya da “içerideki hainler”de aramasınlar. “Kucaklaşma” görüntüsünün anlattığı durum siyasi yolların tıkanmış olmasının sonucudur.
Kürt sorunu, bütün ağırlığı ve tarihi birikimiyle ortaya çıktığından bu yana Ankara’da sürüp gidecek bir “endişe” oluştu. Sorunun “uluslararası” bir mesele hâline gelmesi endişesi, Ankara’yı sürekli olarak “dış parmak” aramaya yöneltti.
Mesele, ülkenin bir iç meselesidir ve demokrasi içinde çözülebilecek bir meseledir; ama böyle algılamamakta ısrar edip “dış parmak” arayarak sorumluluktan kurtulma çabaları meselenin “iç ve dış güvenlik” alanına sıkışmasına yol açmıştır.
Bu sıkışmanın sürmesinde ısrar etmenin kaçınılmaz sonucu, Ankara’nın büyük endişesinin, Kürt meselesinin “uluslararasılaşması” hâlinin gerçeğe dönüşmesidir. Suriye’deki gelişmeler, Esad’ın gidişinden sonra bu ihtimali daha da yakınlaştıracaktır.
“Siz çözemiyorsanız, oturun birlikte çözelim” sözünün hâlâ ortaya çıkmamış olması, son dönemde Türkiye’de gerçekleştirilmiş demokratik adımlar sayesindedir.
Bu adımlar öne çıktıkça PKK dâhil, “savaş” üzerine siyaset yapan bütün güçler gerilemiştir.
Ankara, “kucaklaşma”ya bakarken bağırmakla yetinir, geçen dönemdeki politikaları cesur bir şekilde masaya yatırmazsa başka “kucaklaşma”ların da yolunu açmış olur.