Haberin Devamı
Türkiye Cumhuriyeti çok güç koşullarda kuruldu. Bir dünya savaşının içinden doğarken, bir diğer dünya savaşının yıkımından kendisini korumaya çalıştı, başardı.
Bugün geriye doğru bakıldığında, her kuşağın, bütün güçlüklerin, çevredeki altüst olmuşlukların, kıyımların içinden ülkeyi çıkarma başarısını göstermiş olanlara ancak minnettar kalabileceği görülür.
Bütün güçlüklere rağmen, cumhuriyetin kurucu kadrosunun dünyanın gidişini görerek cumhuriyetin niteliklerine demokrasiyi katma cesaretini göstermesi de bugün, nereden bakılırsa bakılsın, en önemli devrimci adımlardan biridir.
Kuruluşun güçlüklerinin yarattığı korkular ise sürekli devinen Türk toplumunda giderek bazı zehirlenmelerin kaynağı oldu.
Bütün korkuların ilacının sadece demokrasi olduğunu göremeyen bir yapının kemikleşmesi aslında cumhuriyet devrimin daha ileri toplumsal ve siyasal reformlarla gelişmesini önleyen bir ayak bağı halini aldı.
Bu zehirlenme, cumhuriyet kavramının bile içinin boşaltılmasına yol açan, kendi halkından korkma ve halkını her alanda “azla yetinmeye müstahak” bir kalabalık olarak görme ruh hallerine kadar geldi.
Mustafa Kemal’in cumhuriyet için kararını verdiği, Anadolu devriminin ve halkının geleceğini ileri uygarlığa doğru çevirdiği günün üzerinden geçen 88 yılda bu ruhu bünyeden atmak kolay olmadı.
Belki cumhuriyetin yüzüncü yılın kutlarken gerçekten rahat nefes alabileceğiz. Cumhuriyetin hiçbir niteliğinin tehlike altında olmadığına güvenebileceğiz.
Korkulardan kurtulmuş, geleceğin güvencesinin en geniş özgürlükler olduğu gerçeğini sindirmiş olacağız.
Farklılıkların zenginlik, toplumun farklılıklarla daha güçlü olduğunu da tam anlamıyla kavrayabileceğiz.
Bunun için biraz daha zaman gerektiği ortadadır. Ama 88 yıl önce başlayan devrimin çok büyük kazanımları olduğunu da kimse, en başta da korkularla yaşamaya devam edenler artık görmelidir.
Bütün korkularından kurtulmuş, demokrasiye inancının en büyük güvence olduğunu bilen ve gösteren cumhuriyetimizin yıl dönümü kutlu olsun.