Haberin Devamı
Başkanlık sistemi konusu bir süredir unutulmuş gibiydi. Aniden tekrar ortaya çıktı. Çünkü, Meclis Komisyonu yeni anayasa çalışmalarında yazım aşamasına geldi.
Komisyon mantıklı bir yöntem benimsedi. Önce herkesin üzerinde mutabık olduğu maddeler kâğıda geçirilecek, sonra tartışmalı konular ele alınacak.
Böylece başkanlık sistemi tartışması tam zamanında gündeme geldi, ilk tepkiler de beklendiği gibi oldu:
Başbakan “tartışılsın” dedi, CHP ve MHP hemen karşı tavır aldı.
Başkanlık sistemi konusu daha önce iki kez ortaya atıldı. Her ikisinde de tartışmanın odağında “kişiler” bulunuyordu.
Turgut Özal’ın girişimi, partisi ANAP’tan destek gelmeyince hızla buharlaştı.
Süleyman Demirel’in, 28 Şubat krizi devam ederken, hem kendi görev süresini uzatacak hem de cumhurbaşkanı yetkilerini artıracak girişimi de herhangi bir destek bulmadan söndü.
Başkanlık ya da yarı başkanlık sistemi daha yakın dönemde de aslında “kişi üzerinden” tartışılmıştı ve bugün de yine öyle oluyor: Destek veren de karşı çıkan da önce kafasında Tayyip Erdoğan’ı “başkanlık” koltuğuna oturtuyor, ondan sonra görüş açıklıyor.
Mevcut sistemimiz “klasik” parlamenter sistem. Serbest seçimlerin yapıldığı 1946 yılından beri parlamenter sistemi yürütmeye çalışıyoruz.
Bu sistemi tartışmaya açacaksak, başlamamız gereken nokta, sistemin aksadığı alanlardır.
Başkanlık sisteminin Türkiye’ye daha uygun olduğuna ikna olmamız için önce mevcut sistemin nerede aksadığını bilmemiz gerekiyor.
Hâlihazırdaki cumhurbaşkanı yetkileri de “kişiye özel” olarak, dönemin Cumhurbaşkanı Evren’in “sorumsuz” kalması ama belli kurumlarda söz sahibi olması; gerektiğindeyse yürütmeyi sıkıştırma imkânını elinde bulundurması mantığıyla belirlenmişti.
Şimdi başkanlık sistemiyle bu aksaklıkların nasıl giderileceğini öğrenmemiz gerekiyor ki, gerçekten bir görüş oluşturabilelim.
Şu anda ve önümüzdeki günlerde bu tartışmanın yine tek eksenli olarak yürüyeceğinden kimsenin kuşkusu olmasın.
Buna alışmışız, vazgeçemeyiz.
Yine de, başkanlık sistemi taraftarı olanlar, başkanlık sayesinde mevcut sistemin hangi sakıncalarından kurtulacağımızı anlatıp halkı ikna ederlerse, neden olmasın...