Başbakan’ın CHP genel başkanına suikast uyarısında bulunduğu haberiyle ister istemez 37 yıl önceye gittik.
Dönemin CHP ve ana muhalefet genel başkanı 1979’da Taksim’de bir miting yapacaktı. Dönem Başbakanı Demirel de Ecevit’i arayıp suikast uyarısında bulunmuştu.
1980 askeri darbesi öncesinde toplumun yaşadığı kâbuslardan biri de elektrik, benzin, mazot yokluğuydu. Ülke hareket edemiyordu, üşüyordu.
Bugün yine ortaya elektrik kesintileri çıkınca kaçınılmaz olarak “acaba” diyoruz, bazı ellerin aynı kâbusu yaşatmak istediğinden kuşkulanıyoruz.
Bugün yaşı 45’in altında olanlar o günleri bilmezler. Doğmamışlardı veya çocuktular. Bizim kuşak ve bir sonraki kuşak bunları yaşadığı için korkuyor.
Askeri darbe öncesinde AP genel başkanı Demirel’in Necmettin Erbakan ve Alpaslan Türkeş ile birlikte kurduğu “milliyetçi cephe” iktidardaydı.
Milliyetçi cephe ülkedeki bölünmelerin tarafı olarak hareket ediyordu, ne soruşturmalar yürüyor ne cinayetler aydınlanıyordu.
Milliyetçi cephenin oy desteği yüzde 60’ın üzerindeydi, ama ülkeyi yönetemez hale getirilmişti.
Siyasi tabanlardan baktığımız zaman AP’nin merkez sağı bugün Ak Parti’nin içindedir. Erbakan’ın milli görüşünün ana gövdesi de Ak Parti’nin içindedir. MHP’nin desteğiyle birlikte siyasi iktidarın arkasında halkın yüzde 60’ı vardır.
Saldırılar da bu hükümeti de yönetemez hale getirmek hedeflidir. 1980 öncesi çağrışımları için yine fazla zorlamaya gerek yok.
Türkiye’yi yönetmek için sadece yüzde 60’lık halk desteği yetmiyor. Ak Parti yüzde 36 ile, yüzde 40 ile, yüzde 44 ile yönetiyordu. Birçok siyasi hamlesi ve reformu, kendisine oy verenlerin dışında da destek sağladığı için yönetebiliyordu.
Bizi tekrar 1980 öncesinin kâbus tünellerine sokanlar herhalde hafızamızın zayıflığına ve ülkenin çoğunluğunun o günleri bilmemesine güveniyorlar.
Şu anda ülkeyi yönetme kabiliyetine sahip olan tek siyasi kuvvet Ak Parti olduğuna göre bütün vatandaşların güvenini sağlamak zorunda olan da sadece Ak Parti’dir.