Haberin Devamı
Yirmi yıl önce Kürtler, varolan siyasi partilerin içinde kendilerini gizleyerek değil, ilk kez kendi kimlikleriyle Meclis’e girmişlerdi. Bunu “aşırı” bulunabilecek bir gösteriyle herkese göstermek istediler.
“Aşırıydı” ya da değildi. Ama o gün karşılığı çok sert oldu.
Yirmi yıl geçti, 30 bine yakın insan daha hayatını kaybetti.
Acılar acıları doğurdu. Öfke ve nefret içinde, savaş halinde büyüyen kuşaklar birbirini izledi.
Bu manzaranın bir kayıp zaman manzarası olduğu, 1 Ekim’de, Meclis’in açılış oturumunda gözler önüne serildi.
Yirmi yıl önce siyasetin başında olanların ne kadar ufuksuz, öngörüsüz, beceriksiz olduklarını bugün herkes görebiliyor.
Yapılan yanlışlar silsilesini, ufuksuzlukları içine hapsolmuş muhterislerin yarattıkları ortamın on binlerce insanın canına mal olduğunu siyasi yapı da bütün açıklığıyla gördü.
Yirmi yıl öncesinin yanlışları bugün nasıl bütün açıklığıyla görülüyorsa, bugünün yanlışları da gün gelecek ortaya serilecektir.
Yirmi yılın büyük bir zaman kaybı olduğunu söyleyenlerin bir gün bile zaman kaybedilmesine tahammülleri olmaması gerekir.
Bunun için yeni anayasanın çok hızlı bir şekilde yapılması gerekiyor. Yeni anayasayla Türkiye’nin iç barışının sağlanması yolundaki birinci ve en büyük adımının atılmış olacağına kimsenin kuşkusu kalmamıştır. Kimse derken, yirmi yıl öncesinin ruhunu yaşatmaya uğraşan siyasi yapıları elbette ki kastetmiyoruz. Onlar direnmeye devam edip eski yüzyılın kalıntıları olarak varolmaya çalışacak, bu ülkenin insanlarına verdikleri zararı gizlemek için de büyük laflar etmeye devam edeceklerdir.
Yeni anayasa çalışmaları başlarken, ortaya atılabilecek uzun ve karmaşık yöntem ve usul tartışmalarını kamuoyunun hoşgörmesi de beklenmemelidir. Mümkün olan en kısa sürede yeni anayasanın ortaya çıkmasıyla kazanılacak zaman bugün sıkıntı yaratan meselelerin de daha sağlıklı olarak ele alınmasına imkân verecektir.
Türkiye’nin ilk ve acil işinin, cumhuriyet devriminin ardından ilk sivil, çağdaş, demokratik anayasa olduğunda bütün toplum birleştiğine göre, 1 Ekim’deki görüntüyü veren Meclis’te kimsenin de bir mazereti olamaz.