Haberin Devamı
Her defasında aynı şey oluyor, aynı şeyler söyleniyor. Gerçek ise acıdır, ama gerçektir. Suç da kimsede değildir, doğada hiç değildir. Suç bizdedir.
Ülkemiz coğrafyasının hemen hemen bütününde yıkıcı deprem riskleri barındırdığını biliyoruz.
Hangi bölgelerin en yüksek risk altında olduğunu da biliyoruz.
Ona rağmen, binalar kâğıt gibi dağılıyorsa bunun tek sorumlusu biziz: O binaların yapılmasına izin verenler, göz yumanlar, üç kuruş menfaat için o binaları bile bile yapanlar.
Ve tabii bu yapıyı değiştiremeyen bütün sorumlular...
Van yıkılırken acı üstüne acı ekledi.
Ama gerçek değişmedi.
Van’ın, Erciş’in neden yıkıldığını biliyoruz.
Köylerin neden haritadan silindiğini biliyoruz.
Fakat büyük Marmara depremini aynı atalet içinde beklemeye de devam ediyoruz.
Hiçbir şey yapılmadı demek haksızlık olur elbette ama yapılması gerekenlerin çok önemli bir bölümünün yapılmadığını, örneğin büyük bir nüfusun barındığı riskli yapı stoğunun olduğu gibi durduğunu da biliyoruz.
Uzmanlar durmadan konuşuyor. En azından 12 yıldır aynı şeyleri söyleyip duruyorlar.
Onlar aynı bilgileri, aynı uyarıları anlamaktan bıktı, biz aktarmaktan bıktık.
Doğanın bu gerçeğine karşı nasıl korunulacağını pekâlâ biliyoruz. Ama yine Marmara depremini ve ülkemizdeki diğer her an olabilecek yıkıcı depremleri aynı atalet içinde beklemeye devam ediyoruz.
Bugün de hepimiz, her depremden sonra olduğu gibi yine uzman kesileceğiz.
Ve yine, her defasında olduğu gibi, bari bu bize ders olsun, yapılacak ne varsa bu kez yapılsın diye temenni etmekle kalacağız.
Ülkemiz büyük, şehirlerimiz sürekli büyüyor, çok kötü bir yapılaşma mirasımız var. Van gibi bir şehrimiz gözümüzün önünde yıkılabiliyor.
Yine de bu seferinde birinci teselli, deprem haberinden itibaren devletin refleksinin, 1999’a göre çok gelişmiş olması.
İkinci tesellimiz de “sivil” dayanışma ve yardım refleksinin çok hızlı işlemesi.
Bu teselliler de az şey değildir, ama esası, esas gerçeği değiştirmez.
Yardım ve dayanışma çabalarının arasına bazı hesapların karışmış olduğunu düşünsek bile, böyle hızlı bir sivil destek yine de çok önemlidir.
Sorun insandır, hep insandır. Van gibi bir şehri yıkan insandır.
Eğer İstanbul’un başına bir şey gelirse onun sorumlusu da insan olacaktır.