15 Temmuz ve FETÖ soruşturmalarında ortaya bazı iddianameler çıkmaya başladı. Sanık ifadelerinin bazıları da yayınlandı.
Bugüne kadar var olan bilgiler Cemaat’in FETÖ’ye dönüşme sürecinde bir gizli örgüt olarak çalıştığını gösteriyordu. Cemaatin, siyasi hedefleri olan bir siyasi harekete dönüşmesi daha geniş bir kabul görmüştü.
Yeni bilgiler ortaya çıkıp, bunlar birbirine eklenince daha farklı bir yapı şekillenmeye başladı.
FETÖ bir istihbarat örgütü gibi çalışmaktadır. Örgütün ana faaliyeti, kilit noktalara adam yerleştirilmesi, insanlar hakkında bilgi toplanması, gizli dinleme, menfaat sağlanarak eleman devşirilmesidir. Üst düzey yöneticilerin yakınlarına muhbir yerleştirmek de istihbaratçı faaliyetidir. Gizli bilgilerin kamuoyunu manipüle etmek için ustaca açıklanması da istihbaratçı yöntemidir.
Bu istihbari faaliyet ağının başka istihbarat örgütleriyle karşı karşıya ya da yan yana gelmesi doğal görülür.
Bir siyasi amaçlı örgütün elemanlarının istihbaratçı yöntemleriyle çalışması da kolay bir iş değildir, ciddi eğitim gerektirir. Gizli bir haberleşme sisteminin yerleştirilmesi de kolay bir iş değildir.
Bylock adı verilen bilgisayar sistemiyle ilgili karmaşık bilgi ve iddiaların ardında da başka kokular aramak mümkündür.
Eğitim dediğimiz zaman da, gözler ister istemez Batılı güçlü istihbarat örgütlerine dönmektedir.
Burada Adil Öksüz adlı bir kişinin durumu ilginçtir. Bu kişi bir sivildir, ama bazı askerlerin amiridir, imamıdır. 15 Temmuz’da operasyonun merkez üssünde olduğu tespit edilmiş, gözaltına alınmış, sonra salınmıştır.
Kaçak durumuna düşmüş birçok general de yakalandığı halde bu şahıs yakalanamamaktadır. Son iddia Amerikalı askeri personel tarafından İncirlik üssünde saklandığı şeklindedir.
Muhtemelen başka Adil Öksüzler de vardır ve bunlar FETÖ’nün istihbaratçı faaliyet ve ilişkilerinin bir ucundadır.
Etkili bir istihbarat örgütü gibi çalışan FETÖ’nün Kemalist askerlerle ittifak kurabilmiş olması halen aralanmamış bir sır perdesi olarak durmaktadır.