Siyaset neden yapılır sorusunun sayısız cevabı var. En basiti, insanlarına, insanlara faydalı olmak istemek.
“Fayda”nın ne olduğunun cevabı da sayısız. Ama cevap bazen çok basitleşiyor.
Amerika kıtasının kuzeyindeki iki muktedirin aldıkları pozisyonlar da insanlara “fayda”dan tamamen zıt şeyler anladıklarını gösteriyor.
Amerika’nın yeni muktediri Donald Trump, insanlığın üçte birine düşman muamelesi yaparak, dünyanın en güçlü ülkesini dünyanın geri kalanına kapatarak halkına faydalı olmaya çalışıyor.
Bu kadar da değil. Azınlık haklarına hassasiyetin, çevre sorunlarına hassasiyetin gereksiz olduğunu düşünüyor.
Hemen kuzeyindeki Kanada başbakanı Justin Trudeau ise bütün insanlığın yakınlaşmasının esas olduğunu düşünüyor.
Azınlık hakları ve çevre hassasiyetlerini en tepede tutuyor, dünya nimetlerinin paylaşılmasındaki haksızlıkların giderilmesini istiyor.
Amerika kıtasının iki liderinin dünyaya ve insanlığa bakışları taban tabana zıt olunca bütün dünya da birini “seçecek”.
Aslında fazla tartışmaya da gerek yok. Donald Trump şu andaki hatta devam ettiği sürece, insanlığın gelişimine zarar vermiş siyasiler arasına adını silinmez şekilde yazdırmış olacak.
Trump, bir açıdan selefleri sayılabilecek İtalyan Berlusconi ile Fransız Sarkozy ile tarihin aynı sayfasına yazılmakta herhalde bir rahatsızlık hissetmiyor.
Trump, koltuğa oturmasının ilk gününde iktidarını düşmanlıklar ve çatışmalar üzerine kuracağını zaten ilan etti.
Berlusconi’yi iktidara getiren İtalyan kasabası, Sarkozy’yi iktidara getiren Fransız kasabası çabuk pişman olmamış, bir süre direnmişlerdi.
Amerikan kasabasının ne zaman pişman olacağını bilemeyiz, ama dünyanın hiç bir köşesinin Trump’tan bir hayır beklemediğini herhalde onlar da biliyordur.
Amerika kıtasının kuzeyinde, dünyanın geleceğine dair hayalleri tamamen farklı iki liderin bulunması da tarihin cilvelerinden biri. Ama insanlığın gözünü daha kolay açmasını sağlayabilecek bir cilve.