DEAŞ kafası

Reina katliamı, bir gerçeği daha ortaya çıkardı. DEAŞ kafası içimizdedir ve sadece DEAŞ’lı değildir.

Katliama, açıkça, adıyla sanıyla sevinen, sivil insanların öldürülmesine dini gerekçe üretenlerin çokluğu dehşet vericidir.

Kin ve nefret, toplumumuzda ciddi şekilde yuvalanmıştır ve yayılmaktadır.

Aylardır öküz altında buzağı arayan savcılar, son iki gündür gerçekleşen insanlık suçlarına karşı hemen, hiç gecikmeden müdahale etmek zorundadır.

Din adamı diye geçinen ve katliama onay veren şarlatanlar hemen yargı önüne çıkarılmalıdır.

Böyle bir katliamın hiçbir insani, siyasi ve dini gerekçesi olamayacağını bu toplumu yönetenler sürekli anlatmalıdır.

Katliamı DEAŞ’ın üstlendiği söyleniyor. Bunun da fazla önemi yok. Türk toplumuna kurulan tuzak aynıdır ve bu tuzağa düşmeye hazır olanlar seslerini en yüksekten çıkarmışlardır.

Ne yazık ki son iki günün görüntüsü, iç savaşa hazır ve teşne bir kesimin var olduğunun kanıtıdır.

Reina katliamıyla ülkenin yönetilme güçlüğü biraz daha yukarı çıktı. Bu katliama verilen tepkilerle bu güçlük çok daha yukarı çıktı.

Haberin Devamı

İki yıldır yoğun çatışma ve savaş koşullarında yaşıyoruz. İki yıldır onlarca katliam yaşadık. Daha altı ay önce kanlı bir darbe girişimi yaşadık.

Bu travmaların yarattığı, yaratacağı arızaların ilacının “milli birlik” ve “milli seferberlik” olacağına ikna olduk.

Şimdi görüyoruz ki, milli birliğin temeli kuvvetli değildir, milli seferberliği de herkes farklı anlamaktadır.

Terörü yenmenin, bütün teröristleri öldürmek dışında başka bir anlamı olmadığına inandığımız sürece de yeni travmalara açık hale geliyoruz.

Terör eylemlerini planlayan “üst akıl” en beklenmedik noktalarımıza vuruyor. Kayseri’deki askerlerimiz, İstanbul’da maçta görev yapan polislerimiz, Taksim ve Beyoğlu abluka altındayken Ortaköy’de eğlenenler...

“Üst akıl” beklenmedik noktalara vurdukça daha fazla “dağılmamızı” bekliyor. Buna hakkımız yok. Dağılamayız. Önce de kin ve nefret saçanları, kim olurlarsa olsunlar susturmalıyız.

DİĞER YENİ YAZILAR