Çok sakin bir 24 Nisan

Haberin Devamı

Bu yıl, epeydir unuttuğumuz sakinlikte bir 24 Nisan geçireceğe benziyoruz. Fransa başkanlık seçimiyle meşgul, 24 Nisan’la ilgili herhangi bir çalışma yapılmadı. Amerika’dan ses çıkmıyor, Meclis’e bir soykırım tasarısı getirilmedi.

Ermenistan’da olağan törenlerin dışında bir faaliyet görünmüyor.

İstanbul’da son iki 24 Nisan’da yapılan “özür” toplantılarının üçüncüsü yapılacak. “Hepiniz Ermenisiniz hepiniz piçsiniz” diye yazanlar da yaptıkları ayıbın bir nebze farkına varmış olmalılar ki şu ana kadar ses etmediler...

***


Büyük olasılıkla Ermeni örgütleri 2015 yılındaki yüzüncü yıla yoğunlaşmayı düşündüler.

Çanakkale Savaşı’nın yüzüncü yılı da 2015’e geliyor. Ama dünyada, bir miktar İngiliz, kalabalık bir miktar Avustralyalı dışında ve tabii bizim dışımızda Çanakkale Savaşı’nı anacak, öğrenmeye çalışacak fazla kimse olmayacak.

İnsanlığın o yıl yaşayan kısmının çok büyük çoğunluğu 1915 Ermeni tehcirini veya “büyük felaket”i veya “soykırım”ı öğrenecek, insanın insana yaptığı bu büyük zulmün anlamı üzerine düşünecek.

Biz henüz tam olarak düşünemedik. Sayısız korkularımız üzerine kurulu “asla hatırlama, asla konuşma” hâlinin sağladığı kolaylıkla yüzüncü yıla yaklaştık. Her şeyi büyük bir hızla arka arkaya öğrenme aşamasının yarattığı bir yorgunluk hâlini de doğal karşılamak gerekir. Daha Kürtleri yeni öğrenirken, Ermenileri öğrenmek zorunda kaldık. Bize “isyan” diye ezberletilmiş olan Dersim’in hiç de devlet sözcülerinin, tarihçilerinin anlattığı şekilde olmadığını öğrendik.

***


Hâlâ öğrenme aşamasında olduğumuz için kendi tarihimizin de, bütün diğer insan topluluklarının tarihleri gibi düz bir çizgide gitmediğini herkesin atasının hem çok şerefli hem de çok korkunç olabildiğini hâlâ hazmetmeye çalışıyoruz.

Bu 24 Nisan’ı sakin geçirmemiz iyi olacak. Önümüzdeki üç yılda çok şey öğrenmek, çok şey anlamak zorunda olduğumuza göre bu sükûnet halini iyi kullanabiliriz. Hatta Hrant Dink cinayetinin neden Ergenekon yapılanması ile bağlantılı olduğunu bile düşünebiliriz. Bunları düşününce 1920’nin 23 Nisanı’nda bir Meclis açılmış olmasının önemini de daha iyi anlayabiliriz.

DİĞER YENİ YAZILAR