Birlikte yürüyebilir

Haberin Devamı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Milliyet Ankara Temsilcisi Fikret Bila’ya yaptığı açıklamalar anayasa çalışmasına ek bir boyut getiriyor.

Kılıçdaroğlu, anayasa çalışmasıyla paralel olarak dört yasal değişikliğin yapılmasını talep edeceklerini söylüyor. Bunların dördü de, yeni anayasayla kurulması amaçlanan yapıya uygundur:

1- Yüzde 10 seçim barajının kaldırılması.

2- Siyasi Partiler Yasası’nın değişmesi.

3- Tutuklu vekiller sorununun aşılması.

4- Özel yetkili mahkemelerin kaldırılması.

***


CHP’den daha önce yüzde 10 seçim barajının yüzde 7’ye indirilmesini öngördüklerine ilişkin açıklamalar yapılmıştı.

Kılıçdaroğlu bu kez bir oran vermiyor, ancak AKP’nin de seçim öncesi açıklamaları dikkate alınırsa yüzde 5’lik bir oranda anlaşma sağlanması muhtemeldir.

Siyasi Partiler Yasası, Türk siyasi hayatının birçok anti-demokratik hastalığının temel unsurudur. Bütün siyasi partiler, muhalefet hayatlarında bunun değişmesi gerektiğini belirtir, ama iktidar olunca unuturlar. Bu yasanın da demokrasi ve şeffaflık hedefiyle değiştirilmesi zaten şarttır.

***


Tutuklu vekiller sorunu, yaşamakta olduğumuz birkaç boyutlu siyasi gerilimin bir sonucudur ve çözülmesinin barışçı bir katkı sağlayacağı açıktır.

Sorunu gerilimleri azaltıcı, siyaseti güçlendirici bir yaklaşımla gidermenin kolay yolları da bulunmaktadır.

Özel yetkili mahkemelerin varlığı da yargı sistemimizdeki aksaklıkların bir sonucudur.

Çağdaş hukuk ve adalet anlayışında hukuk fakültelerinde öğretilen ilkelerin geçerli olabilmesi için köklü bir reform hareketinin hâlâ şart olduğunda da bütün hukuk dünyası hemfikirdir. Nihayet “bir yerden” başlanmasına, ilk olarak da sorunun temelindeki zihniyeti değiştirmenin, yenilemenin hedef alınmasına da karşı çıkan olmayacaktır.

***


CHP Genel Başkanı’nın bu dört yasal düzenlemenin de anayasa çalışmasıyla eşzamanlı yürütülmesi önerisi dikkate alınmalıdır. Bu öneri hayata geçirilirse, önemli bir zaman tasarrufu sağlanabilir.

Çağdaş anayasa nasıl bir pazarlık konusu olmamalıysa, bu tür düzenlemeler de pazarlık konusu edilmeden geniş bir siyasi iradeyle gerçekleştirilmelidir. Yeter ki siyasi iradenin değişik unsurları böyle önemli bir aşamada ortak irade sergileyebilsinler ve “malı kapıp kaçma” ya da “mal onun olacaksa ben zarar veririm” gibi ilkel anlayışları geride bırakabilsinler.

DİĞER YENİ YAZILAR