Ankara’da patlatılan bombayı üstlenen PKK, Siirt’teki cinayet için özür diledi. Ankara’daki siviller için özür yok, çünkü zaten bomba onları öldürmek için konulmuştu.
Bu cinayetlerin yarattığı acı, öfke ve bıkkınlık hiçbir toplumun hakkı değildir. Türk toplumu çoktan kararını verdi, silahların susması talebini her hâlükârda, şehit cenazelerinde bile dile getirmeye devam ediyor.
PKK’nın bu şekilde bir saldırıya geçmiş olmasının nedeni görüşmelerin kesilmesi olabilir. Ama böyle bir cinayet silsilesinin görüşmelerin başlamasına katkıda bulunması mümkün değildir.
Üstelik de Suriye gibi bazı sıkıntılı konular dolayısıyla mevcut durumda PKK’nın ya da içindeki bazı unsurların kullanıldığına ilişkin tahminler bütün Kürt siyasetini ağır töhmet altında bırakmaktadır.
BDP’ye oy verenlerin beklentisi de kuşkusuz kan dökülmesinin devam etmesi değildi. Bu partiye siyasi “ehliyet,” barış ve demokrasi sürecine katkıda bulunması için verildi. O nedenledir ki parti, Kürt vatandaşların dışından da destek aldı.
BDP’nin seçim sonrası yürüttüğü siyaset, kendi etkinliğini azaltmasıyla oy verenlerin beklentilerinin uzağına düşmesine, bir ölçüde devre dışında kalmasına yol açmıştır.
Bu durumdan çıkabilmeleri için elbette önce Meclis’e gelmeleri gerekiyor.
Diyarbakır’da yapılan toplantılarla, siyasi karşılığı olmayan talep listeleriyle kendisini kapatan BDP için de bir tek siyasi hat kalmıştır. O siyasi hat da silahların susması için bütün imkânlarını seferber etmektir.
“Silah kozu” bundan sonraki demokratik süreçlerde artık geçerliliği kalmamış bir kozdur ve bunu gündemden çıkarmak yükümlülüğü BDP’ye aittir. Her gün birkaç cenaze kalkarken KCK operasyonlarını gündeme getirmek bile zordur.
Artık tek bir beklenti var. O da PKK’nın süresiz, koşulsuz olarak eylemsizlik kararı açıklaması ve dağdaki kadrolarını yurt dışına çıkarmasıdır. Bugünkü koşullarda tekrar “açılım” beklenebilmesi, toplumun kaybettiği iyimser havaya dönebilmesi ve Kürtlerin de güven kazanabilmesi, sadece bu yolla mümkün olabilir.
BDP hâlâ bu yolda öncü bir siyasi görevi üstlenebilir ve ancak bu görevi yerine getirme iradesini gösterirse demokratik sürecin içinde yer alabilir.