Bıktıran dalgalar

Haberin Devamı

Bu dalgalar bir türlü bitemedi. “28 Şubat”ın dördüncü dalgasının haberi gelirken, hemen ardından KCK’nın bilmem kaçıncı dalgası geldi. Bu dalgalar gerçekten bıktırdı, Başbakan da “bu kadar çok dalga ülkeyi sarsar” diyerek, yaygın olan bu duyguya katıldığını gösterdi.

28 Şubat soruşturmasında, yargının istediği belgeleri Genelkurmay verdi. Batı Çalışma Grubu’nun kurulması talimatını veren ve “çalışma”nın asıl yürütücüleri zaten belli. Bu soruşturmanın dalgalar halinde bol kepçe gözaltılarla yürütülmesini açıklamak zordur. Genelkurmay’ın binasında üst düzey talimatlarla yürütülen bir faaliyetin soruşturmasında emekli astsubayların bile gözaltına alınmasını, evlerinin aranmasını açıklamak da kolay değildir.

Emir komuta zinciri içinde yukarıdan verilmiş görevi yapmış, o görev dışına çıktığına ilişkin kanıt bulunmayan asker kişilerin durumunu herhalde soruşturmayı yürütenler bilmiyor.

***


Bu soruşturmadaki mantıkla gidildiği takdirde, 12 Eylül davasının sanıklarının sığabileceği salon bulunamaz. 12 Eylül davasında cinayet, işkence, kötü muamele gibi suçlar mümkün olduğunca ele alınmalıdır. Ama davayı 28 Şubat soruşturması mantığıyla yürütmeye kalkarsanız, 13 Eylül 1980 sabahı darbeyi alkışlayan herkesi içeri almanız gerekir ki, onları sığdıracak hapishane de bulamazsınız.

Bu davaların hepsinin amacı bellidir: Türkiye artık “darbe” kelimesinin bile kimsenin aklına gelmediği, kimsenin “ordu göreve” diye bağırmadığı, hiçbir talebi için kimsenin eline silah almayı düşünmediği “normal” bir ülke olmak zorundadır.

“Normal” ülkelerde, bizim hâlâ bitiremediğimiz hesaplaşmalar çoktan yapılmış bitmiş, siyaset ve bütün kurumlar bu “normalliğin” içinde yerlerini almışlardır.

Almanya Nazi geçmişiyle, İtalya faşist geçmişiyle, İspanya Frankocu geçmişiyle, Fransa Nazi işbirlikçisi geçmişiyle hesaplaştı ve en önemlisi o günleri tekrar yaşamamanın tedbirlerini aldı.

Bizdeki “dalgalar”ın da artık bitmesi gerekiyor. Geçmişle hesaplaşırken, asıl amacın “dalgasız” bir ülke haline gelmek olduğunu unutmamak için de her türlü “intikamcı” duygudan arınabilmek gerekiyor.

DİĞER YENİ YAZILAR