Haberin Devamı
Eski başbakan, eski cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Meclis komisyonu üyelerini buyur ederken “işiniz çok zor” demiş. Hayır Sayın Demirel, asıl sizin işiniz çok zor.
Şu anda, milletvekillerinin sorularına cevap vermeye devam ediyorsunuz. Mutlaka keskin zekânızla, soruları istediğiniz yönlere çeviriyor, görüşmenin akışını istediğiniz gibi yönlendiriyorsunuzdur. Bunda her zaman başarılı oldunuz.
Komisyon Başkanı, zaten sizi fazla yorma eğiliminde olmayacağı için, bu soru cevap meselesiyle de kolayca baş edersiniz. Ama işiniz hâlâ zor...
Önünüze gelen komisyon, askeri darbeleri araştırıyor.
27 Mayıs 1960’ta Demokrat Parti hükümetinin üst düzey bürokratıydınız, 12 Mart 1971’de başbakandınız, 12 Eylül 1980’de de başbakandınız, 28 Şubat 1997’de cumhurbaşkanıydınız.
1960 sonrasında başlayan bir çizgide siyaset yaptınız. 28 Şubat ertesinde cumhurbaşkanlığı sürenizin uzatılması formüllerini ararken de aynı çizgideydiniz.
Bu çizgi özetle şudur: Darbelerle, müdahalelerle, askeri vesayetle mücadele etmemek; tam tersine, uzlaşmak ve mümkün olduğu kadar iktidarı paylaşmak.
Bu siyasi anlayışın her zaman kısıtlı bir demokrasi anlamına geldiğini, her uzlaşmanın vesayeti biraz daha güçlendireceğini çok iyi biliyordunuz.
Ülkenin bütün meselelerini çok iyi bildiğinize kuşku yok. Biz de biliyoruz ki, Kürt kelimesi telaffuz edilemediği sıralarda siz Kürt meselesinin var olduğunu da biliyordunuz, bu meselenin askeri bakış açılarıyla çözülemeyeceğini de biliyordunuz. Ama bunu kendinize sakladınız. Çünkü tersi, iktidar paylaşımı çizginizi bozardı.
Biraz daha geri gidersek, gerçekte bir “komünizm tehlikesi” olmadığını da biliyordunuz. Bunu bildiğiniz halde sola yönelik anti-demokratik baskılar düzeninde yine aynı vesayetle işbirliği yaptınız. Askerin kurdurduğu bir hükümet varken, yine aynı uyum adına, “üçe üç” diyerek elinde kan olmayan genç insanları ölüme gönderdiniz.
Her şeyi biliyordunuz.
Örneğin ülkenin yargı düzeninin çöktüğünü de biliyordunuz. 90’lı yıllardaki faili meçhulleri de biliyordunuz. Bir şey yapmadınız. Çünkü yargı düzenini düzeltmeye kalkmak da malum vesayetle aranızı açardı, faili meçhullerin üzerine gitmeye kalkmak da...
Bugün, bildiğiniz halde, bilmeniz dolayısıyla gözünüzü kapadığınız konular açıldıkça ne hissettiğinizi tabii ki biz bilemeyiz. Duygularını gizleyebilen bir “siyasi kişi” olduğunuza da kuşku yok. Ama hâlâ işiniz çok zor.