KCK operasyonu adı verilen gözaltı ve tutuklamalarda ulaşılan sayının anlamını önce siyasi irade düşünmelidir.
İki yılda 7 bin 748 kişi gözaltına alınmış, 3 bin 895 kişi tutuklanmıştır.
Bunların arasında BDP üyeleri, belediye yöneticileri, örgüt yöneticileri de büyük bir yer tutuyor.
KCK operasyonlarının adeta “kampanya” şeklinde yürütülmeye devam edilmesi, belli bir hedef olduğunu gösteriyor.
Bu hedef BDP’yi tasfiye etmek, açık ve yasal siyaset alanlarını iyice daraltmaksa belli bir başarı elde edilmesi mümkündür. Devlet her zaman güçlüdür. Bu gücünü, Kürtlerin çoğunlukta olduğu, BDP’nin yüksek oy aldığı şehirlerde yasal siyaseti imkânsız hale getirmekte kullanabilir.
Ancak bu yolda karar alanlar, BDP’nin ve KCK’nın Türkiye’nin Kürtlerini temsil etmediğini düşünüyor, bu polisiye yollarla Kürt vatandaşlarla önce BDP’nin, dolayısıyla da KCK’nın ilişkisinin kesilebileceğine inanıyorlarsa, çok yanlış bir hesap içindedirler.
Kapatılan onca partinin ardından, her seferinde anında yeni bir partinin örgütlenebilmesi bile “temsil” niteliğinin kuvvetini göstermektedir.
Türkiye Kürtlerinin yarısının BDP’ye yarısının da AKP’ye oy veriyor olmasından yola çıkarak, “BDP tasfiye edilirse AKP’ye yönelimin artacağı” hesabına ulaşmak, yaşanmış bunca olaydan ders almakta zorlananlar olduğunu gösteriyor.
Mevcut meseleyi AKP ile BDP-KCK-PKK arasındaki mücadele düzeyine indirgemek, bu bakış açısı üzerinden “çözüm” aramak meseleye geleneksel devletçi bakışın yeni şeklinden başka bir şey değildir.
Ankara “PKK’ya rağmen demokrasi”, “teröre rağmen en ileri vatandaşlık hakları”, “birikmiş öfke ve kuşkulara rağmen barış eli” bakış açısına girmekte bir kez daha zorlanarak, Kürt siyasetini de itiyor.
Bu ufuk daralması, bugüne kadar defalarca denenmiş ve bir işe yaramamış yöntemlerin art arda tekrar ortaya çıkmasından da anlaşılıyor.
Terör haberlerinin verilmesinin terörü teşvik ettiği, terörün propagandasını yaptığı kanaatinin bir kez daha ortaya çıkmış olması da ufuk daralmasını tekraren işaret ediyor.
Bunları yeni fikirler zannedenler bir zahmet gazete arşivlerine bakarlarsa, geçen otuz yıl boyunca bu mantıkların kaç kez çökmüş olduğunu göreceklerdir.