Haberin Devamı
Terör ve Kürt meselesinde 90’lı yılların egemen mantığında “dış destekler olmasa hallederiz” kanaati egemendi.
Dış destekler kesilecek, örgütle ilişkili olduğu kuşkusu olan herkes içeri alınacak, sınır ötesi operasyonlarla örgütün “beli kırılacak“tı.
Olmadı. Sorunun da içeride, sorunun kaynaklarının da içeride olduğuna inanmak istemeyenler, meseleyi algılamamakta direnenler, ne kadar çok adamı hapse tıkar ne kadar çok militanı öldürürse meseleyi o kadar kolay çözeceğini zannedenler kan dökülmesinin yollarını sonuna kadar açtı.
Bugün konuşulanlara da bakılınca, 90’ların umarsız ruhunun neredeyse hortlamak üzere olduğu kaygısına kapılmamak mümkün değil.
Terör eylemleriyle doğrudan ilişkisi olup olmadığına bakmadan çok sayıda kişiyi tutuklar, sınır dışını bombalar, “dış destekler yüzünden çözemiyoruz” kanaatini yaymaya çalışırsan 90’ların ruhunu hortlatmak işten bile değildir.
KCK operasyonu adı verilen faaliyetler artarak ilerliyor, anlaşılan o ki daha da ilerleyecek; PKK ile ilişkisinden kuşkulanılan herkes toplanmaya çalışılacak. Şu anda 3 bin diye bir sayı var.
Operasyonlarla sonuç alınabileceğini zannedenler bu sayı 6 bine, 8 bine, 10 bine çıkarsa bütün örgütü çözeceklerini de sanabilirler. Sanmasınlar; bu yolla elde edilecek olan, daha büyük öfke, daha büyük güvensizlikten başka bir şey olmayacaktır.
En yetkili kişi tarafından ortaya atılan “Alman vakıfları” konusu da yeni olmadığı gibi, yine 90’ların mantığında çok tekrar edilmiş, kamuoyunu “dış destekler”in kuvvetine inandırmak dışında somut bir sonuca da ulaşmamıştır.
Söz konusu vakıfların çalışmaları bellidir, PKK’ya açık destek verdiklerine ilişkin herhangi bir kanıt da bulunmamıştır. Bunların ayrıca “istihbarat” faaliyetlerinde bulunduğuna ilişkin iddialar da ortaya atılmış, bu konuda çalışma yapmış bir profesörün cinayeti de halen aydınlanmamış olaylardan biri olarak kalmıştır.
Sınır ötesi askeri operasyon tezkeresini de Meclis kabul edecektir. Yıllardır yapılan sınır ötesi operasyonlarda ne sonuç alındığı ortadadır ve bunu “çözüm” gibi görenler bugüne kadar sağlanan “askeri” başarıların tam bir bilançosunu verirlerse, en azından kendileri bu sonuçları gözden geçirirlerse 90’ların ruhunun çaresizliğini de belki görebilirler.