Haberin Devamı
Yarın 10 Kasım ve ne yazık ki yarın bir kez daha Mustafa Kemal Atatürk’le ilgili son derece basmakalıp, vasatın altında, ruhsuz laflar havada uçuşacak.
Bu lafları bağıra bağıra söylemenin “Atatürk sevgisi”ni gösterdiğini sananlar, söylediklerinin aslında son derece ruhsuz formüller olduğunu, bunları yıllar boyu tekrarlamanın Atatürk’e yapılmış ve yapılabilecek en büyük ayıplardan biri olduğunu yine görmemiş olacaklar.
Mustafa Kemal Atatürk cumhuriyetimizin tartışılmaz kurucusudur, döneminin en ileri görüşlü siyaset adamlarından, liderlerinden birisidir. Türk toplumunun gelişme süreçlerinin temellerini atmıştır. Dünyanın nereye gittiğini görebildiği için o günlerin şartlarında iki kez çok partili demokrasiye geçmeyi denemiştir.
Mustafa Kemal Atatürk’ü seviyoruz.
Ama herhangi bir nedenle onu sevmeyen de olabilir. Temelini onun attığı bir toplumda yaşadığı halde sevmeyenler de olmasının hiçbir önemi yoktur; bunlar Atatürk’ün ne değerini ne de önemini azaltır. Ama Mustafa Kemal’in herhangi bir kararının analiz edilmesi, çıkış noktası ve sonuçlarıyla tartışılması son derece doğaldır ve böyle olması da gerekir.
Başlıktaki iki meseleden birincisine gelelim.
Hâlâ bir “Atatürk’ü koruma kanunu” var.
Mustafa Kemal Atatürk kanunla korunmaya muhtaç değildir. Tam tersine, böyle bir kanunun mevcudiyeti Atatürk’e karşı en ciddi ayıplardan biridir.
Üç beş meczubu caydırmak için böyle bir kanun gerekmez. Zaten caydırmadığı da görülmüştür.
Tarihi kendi bakış açılarından yorumlayacak olanları korkutması düşünülüyorsa da bu kanun yine ayıplılar sınıfına girer.
İkinci mesele de, içeriksiz, ruhsuz, inançsız nutuklar atmakla “Atatürk sevgisi”ni gösterdiğini sanan memur ruhlular sınıfının ülkenin dört bir yanına diktiği çirkin heykellerdir.
Bu ülkede tabii ki Atatürk heykelleri olacaktır. Ankara Ulus’taki, İstanbul Taksim’deki gibi ciddi bir tarihi anlamı olan heykeller olacaktır. Ama Atatürkçülüğü bir siyasi ve sosyal nemalanma aracı olarak görmüş sınıfın diktiği heykeller arasında yine çirkinlikleriyle Atatürk’e ayıp eden onlarcası var.
Bu mesele daha önce de ele alınmış, ama kimse harekete geçmemiş, işin uzmanı olanların bütün ülkedeki heykelleri elden geçirmesi ve çirkinlerinin kaldırılması meselesi halledilmemiştir. Çünkü herkes kendisine Atatürkçü diyen çıkar çevresinin saldırılarından hâlen korkuyor.
Yarın 10 Kasım. Atatürk’ün kanunla korunmaya ihtiyacı yok, çirkin heykellere ise hiç ihtiyacı yok.