Zayıflamanın matrak yöntemleri

Haberin Devamı

Hadi itiraf edeyim, bir yıl içinde on kilo verdim. Geçen sene yine bu ay tartıldığımda 62’yi görmüştüm, bugün 52’yim.

Nasıl yaptım? Çok basit. Porsiyonları küçülttüm.

İnanmayacaksınız ama insan yediğinin 3’te biriyle de doyabiliyormuş. Bakın yarısı demiyorum, üçte biriyle diyorum! Üç öğün üst üste yarım porsiyon yiyin, bakın göreceksiniz. Ve iddia ediyorum rejim, diyet veya sağlıklı beslenme (artık ne isim vermek istiyorsanız) bu hayati gerçeği kafaya sokmakla başlıyor. İnsanı gereğinden çok yediren (ve şişmanlatan) “AÇ KALACAĞIM” korkusu. Muhtemelen yiyeceğin az kaldığı mağara devrinden kalma bir korku.

Hiç öyle olmuyor. Dediğim gibi az yiyince de doyuluyor. Ve yarım saat sonra acıkma diye bir şey olmuyor. Yine herkes gibi 2-3 saat sonra acıkıyorsunuz.

Peki ne yapmak lazım? Buyrun hem matrak hem de hayli hesaplı hatta bedava porsiyon küçültme yöntemlerim: (Eee banka kredisi alınca mecburen meşhur cimriliğime geri dönmek zorunda kaldım..)

Daima yemeklerini hiç beğenmediğiniz bir lokantaya gidin.

Nereye “bir daha asla gelmem!” demişseniz oraların bir listesini çıkarın. Zevkine güvendiğiniz arkadaşlarınızı anti referans olarak alın. Bizim mahallede hadi adını vermeyeyim ama B ile başlayan bir yer var, daha bir kere bile tabağımdakini bitirmeyi başaramadım. “Ay gideyim başka yerde yiyeyim ne bu rezillik” deyip, hesap isteyip, hesap ödeyip, dükkandan çıkana kadar da doyuyorum. Sonuç? Yarım porsiyon yemiş oluyorum.

Kendinize yemek ısmarlamayın. Yemeğe çıktığınız arkadaşlarınızdan çöplenin. Kibarlığın alt sınırında bile olsanız başkasının yemeğine ortak olmanın da bir haddi hududu var. Yani ister istemez ayıp olmasın diye kendinizi tutuyorsunuz. Sonuç? Yine yarım porsiyon yemiş oluyorsunuz.

Üstelik para da harcamıyorsunuz. Yan etkisi: Bazen kavga çıkabiliyor. Bilhassa tatlısını paylaşmak istemeyen erkeklerle.

Şarküteriye girip 5-6 çeşit peynir tadın. Bir iki tane de zeytin. Varsa bir adet de salatalık turşusu.. Tamam yarım öğün de böyle geçti.

Şu meşhur kahveci zinciri var ya. Hani S ile başlıyor.

Orada tadımlık kahve diye bir şey var. Tadıp hangisini beğenirseniz onu alıyorsun. Hah işte siz o tadımlık kahveleri, kenarda duran sütten bolca ekleyip içeceksiniz ama büyük boy kahveyi almadan çıkıp gideceksiniz. Bu da yarım öğün demek. Veee yine bedava. (Farklı dükkanlara gitmekte fayda var)

Tost alın sonra onu dolu bir çöp kutusunun içine baka baka yemeğe çalışın. Arada çöpü de koklayın. Yarısında tostu atmazsanız namerdim.

Yemeğin yarısına gelince üzerine bol miktarda tuz dökün.

Hala yiyebiliyorsanız o zaman üzerine su dökün. Hala varsa iştah (hey maşallah!) o zaman kola falan dökün. Artık hakikaten yiyemeyeceksiniz. (İlkokul günlerinde bunu başkasının yemeğine yapar ne eğlenirdik! Bkz: Kötü çocuk MT)

Yemeğin yarısında kalkıp dişlerinizi fırçalayın. Sonra en mentollüsünden bir ağız suyuyla gargara yapın. Dönüp yemeğe devam edebiliyorsanız helal olsun size, ne diyeyim..

DİĞER YENİ YAZILAR