AB’ye girdikten sonra hayli uzun zaman “güzel” günler geçiren, sirtaki yapıp tabak kıran Yunanlılar bu sözde zenginliği üretime döndüremeyip sonunda iflas etti. Şimdi tabak yerine vitrin kırıyorlar. IMF planı kabul edilmesin diye 39 gündür Atina’nın Taksim’i Sintagma Meydanı’nda yatıp kalkan Atinalılar meydanı panayır yerine döndürmüş durumdalar, teslim etmeye de hiç niyetleri yok.
Sintagma meydanı tam bir panayır yerine dönmüş durumda. Atinalılar, 39 gündür Sintagma’da nöbet tutuyor. Ama öyle böyle bir nöbet değil! Daha önce turistlerin yorgunluklarını attıkları meydanın tüm çimleri üzerinde onlarca çadır kurulu. Gençler ve ruhu gençler kalanlar çadırlarda yatıp kalkıyor. Her taraf pankartlarla kaplı. Normal zamanlarda polisin meydana sokmayıp kovaladığı seyyar mısırcılar, seyyar “suvlaki”ciler (çöpşişçiler), seyyar çerezciler de hemen yerlerini almış. Ve elbette bayrak satıcıları da.
Gitar seslerine darbuka dımbırtısı, suvlaki kokularına “joint” dumanı karışıyor. Şehrin ne kadar solcusu, uzun saçlısı, sakallısı, rastalısı, pirsinglisi, batik eteklisi, sandaletlisi, Hindistan yollarına düşmüşü, işten atılmışı, yırtık kotlusu, gözlüklüsü, çok okumuşu, asık yüzlüsü, umutsuzu özetle “bıkkını” varsa hepsi burada. Politik protesto olduğunu bilmesem Atina Woodstock’u diyebilirim pekala. Ben gelmeden önce ufak çaplı bir rock konseri de olmuş netekim.
Kendilerine taktıkları isim: Aganaktizmeni. Yunanlılar dışında kimse diyemesin diye bilhassa uğraşmışlar da bulmuşlar herhalde. Daha doğru çevirisi BEZMİŞLER. 39 gündür burada toplanma nedenleri IMF planının kabul edilmesine karşı çıkmak. Peki ateşleyen kim? İspanyollar.
Bir buçuk ay önce İspanya’daki bir gösteride “Aman ses çıkarmayın, Yunanlılar uyanmasın” pankartı asılınca Yunanlılar “uyandılar” ve Facebook üzerinden haberleşerek 48 saat içinde meydana indiler. İlk gün 6 bin kişi toplandı. Sonraki Pazar günü sayı 300 bine çıktı. Çevre illerden bilhassa Selanik’ten insanlar geldi. Sonra düzenli olarak her gün gelmeye başladılar. Çadırlar da kurulunca tam cümbüş oldu.
39 gündür iki sefer dışında hiç olay olmuyor. Biri hükümetin güvenoyu aldığı gün, biri de IMF planının kabul edildiği gün. Konuştuğum gazeteciler bunu çok manidar buluyor. “Kimse planla ilgilenmesin diye çıkarıldı bu olaylar” diyorlar.
İtilip kakılmaya alışık bir Türk evladı olarak beni esas şaşırtan şu: Meydanda insanların toplanması engellenmediği gibi daha rahat toplansınlar diye meydan HER AKŞAM trafiğe kapatılıyor. Soruyorum 39 gündür mü böyle? Evet 39 gündür her akşam meydan trafiğe kapatılıyormuş.
Kimse çadırları sökmüyor, kimse pankartları indirmiyor. Nasıl olur bu diyorum burası AB diyorlar. Tabii ya.. Nasıl da unutmuşum. Demokratik protesto diye bir şey var dünyada. Bir bizimkilerin bilmediği.
Peki bizim televizyonlarımıza düşen şiddet görüntüleri neydi o zaman? Herkes de buna şaşırıyor zaten. Küçük bir grup azıtıp meclise girmeye çalışmış. Gaz basılmış. Polisle o grup çatışırken bir başka grup da vitrinleri indirmeye başlamış, molotof kokteylleri atmaya başlamış. Sonra işler sarpa sarmış.
IMF planı kabul edildi fakat meydan “teslim” edilmedi. Salı ve çarşamba günkü
olaylara rağmen yaşlısıyla genciyle binlerce Atinalı meydanda yatıp kalkmaya devam ediyor.
Peki ne yapıyorlar?
Her gün akşam 6-7’den sonra işten çıktıktan sonra geliyorlar ve üç dört saat boyunca parlamentonun önünde, deyim yerindeyse dere tepe dümdüz gidiyorlar. Ellerinde lazer fenerlerle polisleri hiç durmadan taciz ediyorlar, çok komik ama buraya katiyen yazamayacağım “edepsizlikte” sloganlar atıyorlar.
Meydanın daha aşağısı ise daha kurumsal. “Bıkkınlar” bir medya merkezi kurmuşlar. Elektrik var, internet var, faks aleti var. Biraz ötesinde ise sahne gibi bir şey kurulmuş. Orada insanlar çıkıp konuşmalar yapıyor, yüzlerce genç de yerlere oturup onları dinliyor ve bu konuşmalar internetten canlı olarak yayınlanıyor. Geri kalan da bira içiyor, gitar çalıyor, darbuka çalıyor.
“BIKKINLAR” parti kurar mı?
Bir masa, bir üçlü priz, bir faks/printer ve üç plastik sandalyeden oluşan medya merkezinde “Bıkkınların” en bıkkını Yorgo ile sohbet ediyorum.
- Bu hareketten bir siyasi parti çıkar mı?
- Var öyle düşünceler. Zira Yunanistan’ın mevcut düzenle bataktan çıkmasına imkan yok. Yeni taze bir yönetim gerekiyor.
- Sizin bir siyasi kimliğiniz var mı?
- Sol kökenliyiz ama biz hiç bir partinin temsilcisi değiliz. Hiç bir partinin kimliğini taşımıyoruz.
- Peki buradakiler gazeteci midir?
- Evet. Ve üçte biri de işsiz. Hemen hemen hepsi de son dönemde işsiz kaldı.
Gençlerle sohbet ediyorum. 17-18 yaşında lise öğrencileri. İngilizce bilen kızın adı Elefteriya. Yani özgürlük. Sarı saçlı delikanlının adı Niko. Birbirlerini daha önceden tanımıyorlarmış, burada tanışmışlar.
Niye buradasınız diyorum, hükümetin yaptıklarını beğenmiyoruz, IMF planını protesto ediyoruz diyorlar. Peki IMF planı sizin için ne demek diyorum, işsizlik demek, paralı eğitim demek, umutsuzluk demek diyorlar. Niko, çatışmaların çıktığı gün de meydandaymış. Ne yaptın diyorum. Benim gaz maskem vardı diyor. Ve çantasından bir mini maske çıkartıyor. Meğer herkesin çantasına bir maske varmış. Tek tek gösteriyorlar. Atina’da bu günlerde en çok satan şey gaz maskesi.
An itibarıyla Atina’nın en meşhur meydanı Sintagma’dayım. Türklerin daha çok “etekli askerlerin olduğu meydan” diye bildikleri, İstanbul’un Taksim’i gibi bir meydan. Taksim’den farkı: Parlamento da o meydanda! Yunanistan’da Meclis (Vuli), kalın duvarlar, demir parmaklık, tel örgüler arkasında, halktan kopuk bir noktada değil. Tam tersine Atina’nın en işlek meydanında, yine benzetecek olursam, Taksimdeki AKM kadar “ulaşılabilir”.
Sintagma’daki 'Bıkkınlarla' eğlenceli bir gece
Haberin Devamı