Geçen gün sormuştum:
Dış yardım neden hemen kabul edilmedi de insanlar üç dört gün aç açıkta bekletildikten sonra kabul edildi diye..
Başbakan yardımcısı Beşir Atalay şöyle cevap vermiş:
“Öncelikle kendi potansiyelimizi görmek amacıyla yabancı arama kurtarma yardım ekipleri bekletildi.”
Daha tuhaf bir cevap olamazdı. Donunun delik olduğunu görmek için pantolon indirmeye benzemiş bu.
Dahası ne kadar da uzun bir potansiyel belirleme çalışmasıymış bu böyle! Üç gün!
Beşir Bey acaba hiç Van soğuğunda yaralı vaziyette üç gün sokakta yattı mı? Van’ı geçtim, soğuğu geçtim, yaralıyı da geçtim, üç gün sokakta kaldı mı?
7.2 şiddetinde bir depremin Türkiye’nin her noktasında çok hasar vereceği belli. Zira Japonya değiliz, olacak da değiliz.
Eldeki potansiyel de belli. X kadar çadır, Y kadar yatak, Z kadar battaniye.
7.2 eşittir şu kadar binanın çökmesi veya kullanılmaz hale gelmesi bu da eşittir şu kadar insanın açıkta kalması bu da eşittir şu kadar çadır, yatak, battaniye, soba, jeneratör...
Çıkar ihtiyaçtan eldeki malzemeyi. Al sana potansiyel!
Ama ne anladık?
Bir) 7.2 veya 6.7 veya 8.1, herhangi bir şiddetteki depremin Türk inşaatçılık sektörünün yaygın ahlaksızlığı doğrultusunda yaratacağı zararın hesabı yapılmamış.
İki) Elimizde ne malzeme var hesabını katiyen bilmiyoruz.
Allahtan Azerbaycan (140 kişilik arama kurtarma ekibi, bin 250 çadır, 700 yatak, 40 jeneratör, 5 bin battaniye, 40 mutfak malzemesi en canı gönülden ve cömertçe yardım yapan ülke) ve İran kendiliğinden hareket edip gelmiş.
Bu arada şunu da öğrendik: Deprem vergisi adı altında 12 yıldır bizden alınan paralar başka işler için harcanmış ve bu da çok normalmiş.
O zaman neden deprem vergisi dedin ki? Zaten dünyanın en kuzu ülkesi Türkiye. Vergiye itiraz eden mi var? Elimize aldığımız her şeyin yarısı kadarını vergi diye veriyoruz. Bu ay cep telefonuyla 55 liralık konuşmuşum, üstüne 29 lira vergi eklemişler mesela. Çüüüüş di mi? Ama öyle. Kuzu kuzu ödüyoruz. Helali hoş olsun, keşke depremzedeler bu sayede aç açıkta kalmasaydı ama gördük ki kaldı.
Ah Türkiye ah...
Sayın Beşir Atalay üç gün sokakta kaldı mı hiç?
Haberin Devamı