Kızılay nedir ne değildir?

Haberin Devamı

Van’da enkaz altında kalan Cem ve Sebahattin abimizi kaybettik... Başta Doğan Haber Ajansı olmak üzere hepimizin başı sağolsun..

***


Hürriyet yazarı İsmet Berkan, dünkü “Çuvaldızı kendimize batırmayalım mı?” başlıklı yazısında çatlakların o kadar bariz olduğu binalarda niye kalıyorsunuz ki demiş.

Haklı.

Haklı ama şu an Van’da çatlağı, patlağı olmayan hemen hemen tek bir otel yok. Benim Van’daki ilk gece kaldığım otelin duvarlarında da çatlaklar vardı ve o çatlaklar gözümüzün önünde yavaş yavaş sıvanıyordu. Çatlakların sıva çatlağı mı beton çatlağı mı olduğunu nereden bilecektim? Elime çekiç ve keser alıp dökse miydim sıvaları?

Hadi gelin bir başka çuvaldızı daha kendimize batıralım. Başta kendim olmak üzere Kızılay’ı eleştirmeyen kalmadı. Geç kalıyor, yetersiz kalıyor, yardımları dağıtamıyor, çadırları fena, personeli az vs vs..

Öyle mi?

Pekala, o zaman yüz puanlık uzman sorumuza gelelim:

Kızılay’a en son ne zaman bir bağışta bulundunuz?

Ne zaman bir damlacık olsun kan verdiniz?

Hiç gönüllü olmak aklınıza geldi mi?

Sanılıyor ki Kızılay devletten geliri olan bir devlet kuruluşu.

Hayır! Kızılay, senin benim bağışlarımızla ayakta duran bir dernek aslında.

- Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin de taraf olduğu 1949 tarihli Cenevre Sözleşmeleri ile hukuki statüsü garanti altında bulunan,

- Tüzel kişiliğe sahip, özel hukuk hükümlerine tabi,

- Adı ve amblemi savaş ve krizlerde koruma sağlayan,

- Hizmetlerini “Temel İlkeleri ve Davranış Kuralları” çerçevesinde yürüten,

- Bakanlar Kurulunca onaylanan tüzüğüne göre yapılanan ve yönetilen,

- Kamu otoritelerine insancıl hizmetlerinde yardımcı,

- Özerk organizasyon yapısına sahip olan, devletten hiçbir ad altında maddi destek almayan Uluslararası İnsani Yardım Kuruluşu.

(Meraklısına biraz daha bilgi verelim: 11 Haziran 1868’de savaş alanında yaralanan ve hastalanan askerlere hiçbir ayrım gözetmeksizin yardım etmek maksadıyla kuruluyor. İlk adı “Osmanlı Yaralı ve Hasta Askerlere Yardım Cemiyeti”. Sonraki adı “Osmanlı Hilali Ahmer Cemiyeti” oluyor. 1935’de Atatürk’ün talimatıyla ismi Kızılay oluyor.)

***


Beş gün boyunca Kızılaycıların arasındaydım. Gecelerini gündüzlerine katıp insanüstü bir çabayla çalıştıklarına şahit oldum. Gündüz depremzedeye hizmet ediyorlar, gece de harıl harıl rapor yazıyorlar. Çoğu zaman depremzededen daha kötü koşullarda yaşıyorlar. Omuzlarında ağır bir vicdan yükü taşıyorlar. Devlet görevlisi sanıldıkları için depremzedeler öfkelerini çoğu zaman onlardan çıkarıyor. Yardımların eksik gelmesini onların kabahati sanıyor, demediklerini bırakmıyor, zaman zaman tehdit ettikleri bile oluyor.

Demek istediğim şu: “Kızılay yine sınıfta kaldı” manşetleri atmak çok seviliyor (bu sayede hükümete de çakılmış oluyor) ama “haydi pamuk eller Kızılay’a demek kimsenin aklına gelmiyor.

Sofrada mercimek çorbası üstüne taskebabı yerken “Kızılay da rezil canım” demesi çok kolay ama bir çadır daha alınsın diye çıkarıp elli, yüz veya bin lira vermesi çok zor değil mi? Çadırı geçtim bir battaniye parası bile vermişliğiniz var mı?

Bu ülke insanının en sevmediği şey bağış yapmak. Biliyorum çünkü bir eğitim vakfına bağış toplamaya çalışmış bir insanım. “Birrrrr numaralı sorunumuz eğitim! Eğitim şart! Eğitim olmadan hede olur, hödö olur!” diye bas bas bağıranların kendilerinden sadece ve sadece 50 lira isteyince, nasıl da “ay üzerimde para yok” “ben sana sonra veririm” “ama şekerim böyle kapı kapı dolaşıp para toplayıp olmaz ki..” diye kıvır kıvır kıvırdıklarını iyi bilirim. Bir kızcağızı okutmaya çalışırken de aynı şeyler başıma geldi. Kızılay desem herhalde bir dövmedikleri kalır.

Sosyetede Kızılay’a bağışta bulunmak demode oysa derneğin ismi “Rotary” olunca pek havalı değil mi? Rotary’yi küçümsemiyorum, muhakkak onlar da iyi işler yapıyorlardır ama Kızılay’ımız esas bağış yerimiz olmamalı mı?

Van depremi için Kızılay’a sadece 40 milyon beş yüz bin lira bağışlanmış. Kişi başına 1 lira bile değil. Yani kişi başına bir battaniye bile bağışlamış değiliz. Bana sorarsanız çok ayıp. İçtiğiniz sigaranın bir haftalık parasını bağışlasaydınız daha çok toplanırdı.

“Paraların nereye gittiğini bilmiyoruz” diyeceksiniz şimdi eminim. Eh madem o kadar kıymetli paranız (olsun da elbette, kolay kazanılmıyor) o zaman emeğinizi koyun ortaya. Gönüllü olun. Kizilay.org.tr’den gerekli formlara ulaşabilirsiniz.

Ah ulan! Atatürk keşke bileydi de “Redmoon” koyaydı Kızılay yerine. Belki o zaman moda olurdu Kızılay bağışçısı olmak.

Bu arada bütün operatörlerden 2868’e boş bir SMS mesajı atarak 5 lira bağışta bulunabilirsiniz hemen. Bir şantiye tipi keçe battaniyenin dörtte biri (evet sadece dörtte biri) sizden olsun.

DİĞER YENİ YAZILAR