Kaf dağının ardındaki tüketici hakları

Haberin Devamı

Herkes Türk futbolundaki şike ve Türk meclisindeki yemin skandalıyla uğraşıyor. Ben de ucundan dâhil olayım, yazayım bir şeyler diyorum ama olacak gibi değil. Türk inşaat sektörü beni deli etmek için topluca uğraşıyor. Beyin yerine orada çimento var artık.

“Ne oldu taharet borusuz tasarım klozetin?” diye sormuş okurlar. “K”asarım klozetimi 45 telefon görüşmesi yaptıktan, 23 kişiyle telefonda veya yüz yüze kavga ettikten sonra akşam üstü para iadeli geri vermeyi başardım. Yapamasaydım, yeminle atacaktım klozetimi Caddy’mim terkisine, Zonguldak’a fabrikaya gidecektim.

Klozet eksçeynç oprasyonu bir tam günümü aldı! Bu nasıl bir verimlilik kaybıdır hey güzel Allahım! Halbuki benim niyetim yemin krizi konusunda bir “uzman yazarınız her bi haltı bilir yazısı” yazısı yazmaktı.. Oldu mu olamadı? Yani olan size oluyor bir yerde. (bkz: tabi tabi..) (İkinci bkz: Bu büyük köşeci ağbi ve ablaların hiç klozet derdi olmaz mı?)

Kimsenin tüketici haklarından, tüketiciyi koruma kanunundan haberi yok. Başka ülkelerin, bilmediğimiz memleketlerin, kaf dağının arkasındaki o sisli diyarların yasası o..

Gel de “ne derdin varsa var! 30 günde koşulsuz iade!” diyen büyük zincir mağazalara gitme şimdi... Sormuyor bile! Ver faturayı, al parayı. Nokta.

Bu arada evimde yangın çıktıktan sonra yeni taktırdığım pencerelerim de tangur tungur sokağa düştü iyi mi! Az daha birinin katili oluyordum.

Bitti mi?

Bitmedi.

Bu sabah da evimi su bastı!

“Bu ne İbrahim Usta?” diyorum, “Ben ana vanayı kapatmıştım” diyor. Ana vana bozukmuş! O nereden bilsinmiş?

Pencere niye düştü diyorum camcıya, dış cephe mantolamacısı yüzünden diyor.

Mutfak niye yamuk diyorum marangoza, sıvacı yüzünden diyor.

Kapı niye takılmadı diyorum kapıcıya, boya bitmediği için diyor.

Sıva niye yamuk diyorum sıvacıya, alçıpancı kötü takmış diyor.

Daha biri de “ben yanlış yapmışım kusura bakma” demedi.. Nefis bir paslaşma söz konusu. Türk inşaatçılığı: Suçu ona buna paslama futbolu.

En olumlu laf: “Sıkıntı yok hallederiz.”

Bu lafı duyunca beynim karıncalanıyor. Sana sıkıntı yok, bana var zaten!

***


Renk isimlerini kim koyar?

Evin duvar renklerini seçmem lazım ya.. Tutuşturdular elime bir boya kartelası.

Hadi şu isimler normal olsun: “Badem Ezmesi”, “Ayçekirdeği”, “Deniz Kabuğu”, “Damla Sakızı”, Kum Beji” “Sümbül Demeti”, “Lavanta Esintisi”, “Yağmur Ormanı”

Fakat şunlara ne dersiniz?:

“Dingin Mavi”, “Geceyarısı” “Nil Kıyısı”, “Çam Kokusu”, “Turkuvaz Coşkusu” “Mum Işığı” “Kaymaklı Lokum”..

Ben uydurmadım bunları yemin ederim. “Turkuvaz Coşkusu” diye bir boya ismi hakikaten var! Ve evet pek coşkuşlu!

Kimdir bu şair ruhlu insanlar? Kimdir bu gezgin ruhlu gençler? Harcanıyorlar mı ne boya sektöründe?

Benim başka tekliflerim var:

“Ürkmüş Sincap Kızılı”, “Gugurdayan kumru grisi” “Fırtına öncesi sessizlik beyazı”, “Sevişme sonrası rahatlık pembesi”, “kuru fasulye gazı eflatunu”, “298 kere ip atlamış çocuk suratı moru”..

Böyle renk isimleri de olsun ki ustalara renk söylerken biraz eğlenelim!

Misal:

- İbrahim Usta!

- Efendim?

- Sağ taraf “orgazm lilası”, sol taraf “akşamdan kalma kireç beyazı”, koridor da “yumruğu yemiş göz moru” olsun. Okey?

- Merdivenleri de “inşaatı bitmediği için sinir küpüne dönen mal sahibi turanjı yapalım. Ne dersiniz?

- Öehhh.. Mersi canım...

- Klozetiniz de çok çirkin biliyorsunuz di mi?

- Hmm hmm..

DİĞER YENİ YAZILAR