Kadın vicdani ret

Haberin Devamı

Türkiye’de vicdani retçi erkek olamazsın. Nedir vicdani ret? Bir bireyin politik görüşleri, ahlaki değerleri veya dinsel inançları doğrultusunda zorunlu askerliği reddetmesidir.

Bizde suç. TSK “yemezler!” diyor, kulağından tuttuğun gibi götürüyor. Önce biraz hapis yatıyorsun sonra da askere. Askeri hizmet yerine kamu görevi yapayım diyorsun ona da olmaz diyor. Dahası vicdani reddi savunmak da suç. Halkı askerlikten soğutma gibi çok sevdiğim bir maddeden yargılanıyorsun.

Halbuki insanın askerlik, silah, savaş, insan öldürme hadisesine karşı olmak ve bu işlere hiç ama hiç bulaşmamak gibi bir hakkı vardır. AB ülkelerinde böyle bir hak tanınıyor. Avrupa’da bu hakkın tanınmadığı tek ülkeyiz.

Şimdi uzun uzun “Her Türk hesapça asker doğar ama nasıl oluyorsa her Türk de bir yerden para bulup paralı askerlik yapıp 28 günde yırtmak ister” laflarına girmeyeceğim.

Benim anlatmak istediğim şu: Mesele bir erkek meselesi değil. Ölenlerin, sakat kalanların arkalarında bıraktığı kadınlar var bu nedenle savaş bizi daha çok ilgilendiriyor. Toparlamak gerekirse: Savaşı durdurmanın yollarından biri askere adam göndermemektir.

Kadın vicdani retçilik de işte budur.

Benim ölecek ve öldürecek kocam, sevgilim, oğlum, ağbim yok demek ve savaşa adam yollamamak.

Çok naif mi geldi? Her hareket zaten naif başlar.

Ama mesele sadece savaş meselesi de değil. Toptan bir neye hizmet ediyoruz meselesidir.

Türkiye’de böyle bir platform var. Nicedir e gruplarına dahilim. Yazışmalarını okuyorum. Manifestolarını yayınlamak istiyordum, Radikal’de bazı kadın vicdani retçilerle yapılmış yapılmış röportajlarını okuyunca artık zamanı gelmiş dedim.

***


Vicdani retçi kadınlar neler diyor:

“Ben bir Kürt kadınıyım. Topraklarımda yaşanan savaştan, ölümden kaçmış bir ailenin ilk çocuğuyum. Buraya geldiğimden beri de devletin yine buralarda uyguladığı başka bir savaşın içine düşmüş bulunuyorum.

Askere gitme zorunluluğum olmasa bile yıllardır yaşanan asimilasyonun, yok saymanın, ötekileştirmenin, öldürmenin altına imza atan devletin ve ordusunun karşısında hep direnen hiç yılmayan barış anneleri ile aynı onurlu düşünceleri paylaşıyorum. Biz öldürmeyi reddediyoruz.

Savaşı, tek tipleşmeyi, militarizmi ve bunun yol açtığı sömürüyü, cinsiyet ayrımcılığını, ölmeyi, öldürmeyi tüm vicdanımla bir anarşist kadın olarak reddediyorum.”

“Adım K. 20 yaşında anarşist bir kadın olarak, yeryüzündeki tüm canlılar adına reddimdir. Dünyanın birçok yerinde efendilerin-liderlerin “savaş” “öldür” emri altında eline silah alan kardeşlerimin arkadaşlarımın ölmesini-öldürülmesini reddediyorum. Polis-devletinin çocukluğumuzdan itibaren beynimize yerleştirdiği-yerleştirmeye çalıştığı militarizmi ve bu militarizmin elçisi olmayı reddediyorum. Devletin kanlı elinin bana uzattığı savaşı haklı çıkaran tüm gerekçeleri, diğer insanların ölümüyle kazanılan zaferleri, kanımın diğer kanlardan olan asilliğini-üstünlüğünü, savaşmanın kutsal olduğunu...Tüm canlılar adına reddediyorum”

“Ben M. 21 yılımı içinde geçirdiğim, hayatıma saldıran bu militarist sistemi reddediyorum. Ben bir kadın olarak, varoluşumu yok sayan, hayatıma her gün tecavüz eden, beni savaşlarının bir öznesi haline getiren militarizmi; bir anarşist olarak iktidarların ezilenlere uyguladığı zulmü ve tecavüzcü devletin savaşının bir parçası olmayı reddediyorum.

Yaklaşık 30 yıldır bu topraklarda devletin uyguladığı imha ve inkar politikalarını, öldürülen çocukları, yitirilen hayatları görüyorum ve bu kirli savaşın bir parçası olmayı reddediyorum.

Savaşın devamlılığı süresinde kadını bir araç olarak kullanan bu militarist sistemi kabul etmiyor, savaşın insan kaynaklarını kurutmak için mücadele ediyorum. Anarşist bir kadın olarak vicdani reddimi açıklıyor, halkı askerlikten soğutuyorum. Hayatlarımız çalınmadan, hayallerimiz buluşmalı.”

DİĞER YENİ YAZILAR