13 erimiz şehit oldu. Artık başka ne yazarsan yaz manasız. Sabahtan beri ne oldu da böyle oldu onu bunu okumaktan gözlerim şişti.
Sonra posta kutuma bir e-mektup düştü.
Geçen günkü klozet yazımdan sonra Kuşadası’ndan Rüştü Kirman şöyle yazmış:
“Sevgili Mutlu,
Tamam senin klozet de önemli ama koskoca Bafa gölü koca bir klozet oldu hiç ilgilenen yok. Acaba arabasıyla Bodrum’a giden high İstanbul society basınımız Haliç gibi yanından geçemeyince mi farkına varacak buraların durumunun?”
Tam da öyle olur. Bodrum yolu üzerindeki Bafa gölünün yanından geçerken burunlarına gelen pis kokudan rahatsız olduktan sonra ancak ilgilenir bizim köşe takımının güçlüsü. O da Bafa için değil, kendi burunları içindir.
Neden? Çünkü çevre haberleri reyting düşürür, o riski göze alamazlar.
Düşünüyorum, ne acayip bir ülkeyiz biz.
Son 30 yılda, memleketin bir karış toprağını vermemek adına on binlerce insanımız öldü. On binlerce insan dul ve yetim kaldı. On milyarlarca para gitti. Yüzlerce ormanımız yakıldı bu uğurda, yüzlerce köy boşaltıldı ve yakıldı. On binlerce insan yerlerinden yurtlarından oldu. Türkiye’nin altı üstüne geldi.
Orada karanlık bir savaş sürerken burada ise Türkiye’nin en güzel göllerinden Bafa gölünü besleyen sulara acımasızca atık döküldü, gölü besleyen sular kesildi, göl öldürüldü. Tam 30 yıldır.
Devletimiz, bir karış toprağı vermemek için Doğu’da operasyonlarını sürdürür ve evlatlarını ateşe atmakta beis görmezken, BİR Allahın Devlet kulu da Bafa’ya döktürmeyelim şu sanayi atıklarını da gölü öldürmeyelim demedi. Bir takım ıslah çalışmaları yapılır gibi yapıldı, yine dünyanın parası harcandı ama inanç, istek ve irade yoksunluğundan mütevellit:
Göl öldü.
Bir karış toprak gitmedi ama koca bir göl gitti.
Şu an alg patlaması nedeniyle boya dökülmüş gibi yemyeşil bir su parçası güzelim Bafa Gölü. Balıklar ölüyor, her taraf sinek kaynıyor ve ortalık leş gibi kokuyor.
Neden? Çünkü gölün doğal su girişi insan tarafından bozuldu. Dahası göle kirlenmiş su giriyor.
Raporları okudum, detayına girmek mümkün ama okurlarım tembel işi severler bilirim, işin özeti bu.
Tıpkı denizlerdeki balığımızı yok ettiğimiz gibi. Yasal balık avlanma boyları yine olması gereken boya düşmedi. Greenpeace’nin kampanyasını halk destekledi devletimiz desteklemedi.
Bu hafta Time’ın kapağı da balık. Her bir haltı alıntılarız da iş çevre haberine gelince umursamayız.
Denizleri kurutmaya devam.
O zaman neden insanlarımızı bir karış toprak vermemek adına feda ediyoruz?
Bu topraklara ve denizlere sahip olmayacaksak neden sürüyor bu savaş?
Biri bana bu yaman çelişkiyi anlatabilir mi?
Her şey bitti mi?
Haberin Devamı