Sabahın köründe (06:30) arkadaşım aradı. Demi Moore'un genç kocası Ashton Kutcher onu aldatmış. Ayrılıyorlarmış.
Sonra Ertuğrul Özkök'ün yazısını okudum. Nasıl bir tesadüfse ona da biri sabahın köründe vermiş haberi.
Sabahın köründe haber verilesi haberle ilgili Ertuğrul Bey "Genç sevgili tarafından aldatılmak daha mı acıdır?" diye sormuş haince olmadığını iddia ettiği bir merakla.
Aslında çok iyi bilir ki aldatılmanın acılı olmayanı yoktur. Kendinden genç, kendinden yaşlı ne farkeder..
İlk kez 19 yaşımdayken aldatılmıştım ve gençliğime rağmen (ki genç olmanın nasıl bir artı değer olduğunu hiç bir zaman anlamamışımdır) atlatmam pek kolay olmamıştı. (Benim için gençliğin hakikaten bir manası yok. 42 yaşındayım diye değil. 20 yaşındayken de çok sıkıcı bulurdum "gençlik" hadisesini. Sığlık, boşluk, kofluk, çokça cahillik ve onun getirdiği mütemadi zırvalamalar.. Başka bir şey değildir yani gençlik. Bunu güzel bir surat yapıyor diye yüceltecek değilim..)
Aldığım ders: Aldatılıp aldatılmadığını asla öğrenmeye kalkma. Hele detaylarını hiç!
49 yaşında olduğunu (yine Ertuğrul Özkök'ün haince olmadığını iddia ettiği malumatfuruşluğu sayesinde öğrendiğimiz) Demi Moore'un başına bu diyelim on yıl önce gelseydi, kadınlar alemi olarak hakikaten üzülürdük.
Demek ki olmuyormuş derdik. Genç adam yaşlı kadın ikilisi patates olmaya mahkum derdik. Bak eşşek herifler ille de genç karı istiyor derdik. Ah işte erkekler dünyası derdik. Kadın yaşlanınca beş para etmiyor... Demi Moore da olsa..
Derdik.
Şimdi demiyoruz. En azından ben demiyorum.
Zira artık devir değişti. Daha geçen aya kadar Türkiye'nin herrrrr karışında Hülya Avşar'lı Pepsi reklamı vardı. Kendisini hiç hazzetmesem de, 48 yaşında, genç işi addedilen bir ürünün reklam kraliçesi olarak her otobüs durağında, her boş duvarda, her dergi saysaında onu görmek (en azından bu açıdan) hoşuma gidiyordu.
"Bu yaşta bu güzellik" diye övgüler bile düzmüyoruz artık.
Düzmeyelim de zaten.
Kendine bakan kazanır! Nokta.
Yap düzenli sporunu, dikkat et yediğine içtiğine, büyütme şu lanet totonu, arada da git iyi bir estetikçiye... Dünya senin.
Hakikaten senin.
Konvansiyonel feministler bu lafıma çok olarak kızacaklar biliyorum ama iddiam şu:
Plastik cerrahi, kadınları erkeklerle eşitlediği için son derece FEMİNİST bir araçtır. Niyet bu değil belki ama sonuç budur. 50 yaşında bir kadın 50 yaşında bir erkekle rekabet edebiliyor artık.
Kendinden beş yaş büyük bir kadınla beraber olan bir arkadaşımın 40 üstü kadınlara dair yorumu aynen şöyle:
"Bugünün 40 yaş üstü kadınları süper bir paket. Kendilerine bakıyorlar, vücutları ve yüzleri mükemmel. Üstelik geçmişte bol bol yaptıkları için ve muhtemelen kendileri de bıktığı için dırdırları da yok. Her gece dışarı çıkalım derdi yok, "ben ne olacağım, ne iş yapacağım, ay müdürümü hiç sevmiyorum, iş arkadaşlarımdan nefret ediyorum ama istifa da edemiyorum" şeklinde kariyer dertleri yok, çevreleri geniş, yemek yapmasını biliyorlar, giyinmesini biliyorlar, anneleriyle meselelerini halletmişler, hayat tavsiyesi verebiliyorlar, sorun çözmeyi biliyorlar ve en önemlisi...
Yatakta Mercedes gibiler!...
Boşuna fazla gaza basmadan, sabit hızla, istikametine güvenle gider ve zamanında varır. Oysa ufak arabalarda gaz gider gelir, motor zorlanır, yerine ulaşamazsın, tekrar etmek zorunda kalırsın, ikide bir bir tarafları bozulur, tamir etmek zorunda kalırsın.. Mercedes ise bildiğiniz gibi bozulmaz, yarı yolda bırakmaz, akmaz, kokmaz, bulaşmaz."