Fatih Çiftçi...
AK Parti Van milletvekili. Ama daha önemlisi, Erciş eski Belediye Başkanı.
O sıfatıyla ana muhalefetin hedefinde.
Başbakan açık konuştu:
“Milletvekilimiz hangi inşaatlara ruhsat verdi, vermedi, benim bir bilgim yok. Bu tür binalar varsa, gerek yapı denetim kuruluşları, gerekse belediye başkanlarının ortak sorumlulukları vardır. Partimin bir milletvekili olması, olmaması, bunlar hiçbir şeyi değiştirmez.”
Aradım Fatih Çiftçi’yi...
Depreme Erciş’te yakalandığını, o dakikadan bu yana da ilçede olduğunu anlattı önce. Bir de depremde ailesinden dokuz kişinin hayatını kaybettiğini...
Başsağlığı dileğinin ardından Başbakan’ın (yukarıdaki) sözlerini sordum.
“Kimin sorumluluğu varsa gereği yapılsın. Zaten yasal süreç başladı, kimse önüne geçemez. Sorumlu olan kim varsa hesabını verecektir ve versin de zaten” dedi.
“Siz...” dedim, “Sizin de sorumluluğunuz var mı? Herkes bunu konuşuyor...”
Milletvekili Çiftçi uzun uzun anlattı. Ben başlık başlık aktarayım:
- Prosedür bellidir. Bir bina eğer mevzuata uygun olarak ruhsatlandırılmışsa, belediye başkanının hukuki sorumluluğu olamaz. Hukuki sorumluluk denetim elemanlarının, mühendislerin ve müteahhitindir çünkü bir belediye başkanının teknik konuları bilebilmesi mümkün değildir.
- Ben vicdanen rahatım. Hukuki sorumluluğum söz konusu değil.
- Erciş’te toplam 191 bina yıkıldı. Bunlardan sadece biri benim belediye başkanlığım dönemimde ruhsatlandırılmış.
- Yıkılanlar, biri hariç, hep benden önce ruhsatlandırılan ya da ruhsatsız yapılan binalar. Herkes gidip o biralarda yaşayanlara, ne zaman inşa edildiğini sorabilir.
- Erciş’te ve Van’da inceleme yapan üniversite profesörleri, yıkılan binaların çoğunda statik hatalar olduğunu tespit etti.
- Yedi yıllık görev dönemimde; yasal olmayan, imar kanununa, ruhsat yönetmeliğine aykırı hiçbir izin vermedim. Hatta, hem PKK ile hem de büyük lobilerle mücadele ettim, hiç taviz vermedim.
- Ben hukukçuyum. Mühendis değilim, müteahhit değilim. Betonun, demirin kalitesinden anlamam. Belli ki teknik eksiklikler var. Yıkılan binalar ortada, sayısı belli, ruhsatlandırılan ve inşa edilen dönemler belli.
- Marmara depreminde hiçbir belediye başkanı gündeme gelmedi. Bana yönelik bir siyasi linç kampanyası yapılıyor.
Başlıktakiler, üç eski bakan... Üç eski kadın bakan...
Eski adıyla Kadından ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı yapmış üç siyasetçi.
Güldal Akşit, Nimet Baş (Çubukçu) ve Selma Aliye Kavaf.
Bakanlık koltuğunda ifa ettiklerinden çok daha büyük ve önemli bir görev var şimdi yapabilecekleri.
Güldal Hanım, Nimet Hanım, Aliye Hanım;
Ne ile ilgileniyorsanız, hangi konuda çalışıyorsanız koyun bir kenara, erteleyin. İşinizi gücünüzü bırakın.
İster tek tek, ister üçünüz bir arada, gelin, çıkın kamuoyunun karşısına.
‘Berdel’i anlatın bize. ‘Töre’yi anlatın.
‘Çocuk istismarı’nı anlatın. ‘Tecavüz’leri, ‘çocuk gelin’leri, ‘ensest’i anlatın.
Bakanlık dönemlerinizde yaşadıklarınızı, şahit olduklarınızı, öğrendiklerinizi anlatın.
Bu gerçekleri görüp üzerine gitmek istediğinizde ayağınıza dolananları, eteğinizden çekenleri açıklayın.
Bu sorunlarla mücadele etmek için yola çıktığınızda, o yolda hangi engel(leme)lerle karşılaştığınızı, o yola kimlerin hangi mayınları döşediğini açıklayın bize.
Sayın bakanlar; susmayın, konuşun.
Konuşun ki hepimiz öğrenelim neyin ne, kimin kim olduğunu.
Siz konuşun ki; medya asıl kimlerin peşine düşmesi gerektiğini, savcılar asıl kimlerin yakasına yapışması gerektiğini, mahkemelerdeki ve Yargıtay’daki hakimler de asıl kimlerin suçlu olduğunu öğrensin.
Güldal Hanım, Nimet Hanım, Aliye Hanım... Lütfen susmayın.
Konuşursanız, inanın bakanlık dönemlerinizden bile çok daha hayırlı, çok daha kutsal bir görev yapmış olacaksınız.
Geçenlerde haber oldu...
Erciş ve Van‘da depremin hemen ardından ortaya çıkan hazin görüntüler, Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında perdeye yansıtıldığında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül gözyaşlarını tutamamış.
Çok insani ve doğal bir tepki Gül’ünki.
Doğal olmayan ise o salondan dışarıya bir sızma olması.
MGK toplantılarının gizlilik seviyesi malum.
Tamam sızan bilgi, içeriğe dair değil ama ne olursa olsun, o ‘kozmik’ toplantıdan bir detayın kamuoyuna yansıması da alışıldık bir durum değil.