Yüksek Askeri Şura (YAŞ) sürecini; ‘asker’ ile ‘sivil’in bilek güreşi ya da Genelkurmay ile Hükümet’in karşılıklı güç gösterisi gibi algılamak ve bu şekilde yansıtmanın ne kadar yanlış olduğu bir kez daha ortaya çıktı.
Komutanların istifası üzerine Hükümet ve Cumhurbaşkanı’nın sergilediği serinkanlı tutuma komutanların aklıselim duruşu eklenince, ‘potansiyel’ kriz ‘realize’ olmadı.
Saldıray Berk ve Aslan Güner istisnalarının dışında, askerin çok önem verdiği teamüller büyük ölçüde gözetildi.
Bu durumun en çarpıcı örneğini Hava Kuvvetleri‘ndeki tercih, yani Mehmet Erten’in orgeneralliğe terfi ettirilerek kuvvet komutanlığına atanması oluşturdu. (Gerçi bu sütunun takipçileri, yazılanların aksine, tercihin bu yönde olacağını, 1 Ağustos 2011 tarihinden bu yana biliyordu ama...)
Bir kesimin sürekli - tabiri caiz ise - pompaladığının aksine Hava Kuvvetleri’nde ‘sıra’ bozulmadı, zorlama yollara gidilmedi.
Yine aynı kesim uzun süredir ısrarla “Hükümet, tutuklu bulunan 14 general/amirali emekliye sevk edecek“ şeklinde haber(!)ler veriyordu. Dün yapılan resmi açıklamayla, YAŞ’da durumu görüşülen tutuklu personel emekliye değil ama o haber (!) ‘asparagaslar çöplüğü’ne sevk edilmiş oldu. (Gerçi VATAN okurları, yine 31 Temmuz Pazar günkü ‘Terfi de yok, emeklilik de’ sürmanşetinden beri bu komutanların durumunun - yasada öngörüldüğü şekilde - dondurulacağını da biliyordu ama...)
Kış Şurası’nı bir görmek lazım
YAŞ sürecinin en popüler haber başlığı, malum, Çakmak Salonu’ndaki masada değişen oturma düzeni oldu. Yani Başbakan’ın masanın başında ‘tek başına’ oturması.
Bu görüntünün, ‘sivilleşen ve demokratikleşen Türkiye’nin yeni fotoğrafı‘ olduğu yönündeki yorumlara saygım var. Kendi içinde tutarlı ve ilk bakışta ‘doğru’ görünen bir yaklaşım.
Lakin konuyu bu boyuta taşımak, ciddi bir risk de içeriyor.
Şöyle ki...
Eğer bu oturma düzeni, askeri kaynakların söylediği gibi, tamamen teknik bir gerekçeye dayanıyorsa...
Yani Org. Necdet Özel Kara Kuvvetleri Komutanı ve Genelkurmay Başkan ‘vekili’ olduğu için Başbakan’ın yanında oturmadıysa...
Ve Aralık ayı başında tekrar toplanacak olan YAŞ’da o masanın görüntüsü tekrar eski haline dönerse...
Yani ‘vekil’ değil ‘asil’ Genelkurmay Başkanı masanın baş bölümünde (eskisi gibi) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yanında yer alırsa...
O zaman, Türkiye demokratikleşme ve sivilleşmede geriye mi gitmiş olacak?
Yorumlarla ilgili bahsettiğim ‘risk’ bu işte.
(Bu arada bir not: Özel, düne kadar karargahtaki Genelkurmay Başkanlığı makam odasını da kullanmadı.)
Bakanlar Kurulu YAŞ ve gizlilik
Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘başbakan’ sıfatıyla başkanlık ettiği ilk bakanlar kurulu toplantısının tarihi 17 Mart 2003.
Sekiz seneden fazla zaman geçti, kabine toplantılarından bugüne kadar hiç haber sızmadı.
(Tek istisna, 1 Nisan 2009’da Sabah Gazesi‘nin ‘Bakanlardan İstifa Jesti’ manşetidir. Ona karşı da Başbakan’ın sergilediği tavrı hatırlarsınız... Haberi yapan gazetecinin “Altı bakandan teyid ettim” demesi üzerine Erdoğan’dan, “Eğer böyleyse o altı bakanı da kapının dışına koyarım” açıklaması gelmişti.)
Geçmişi, hele de ikili, üçlü koalisyon dönemlerini düşününce, Erdoğan hükümetlerinin gizliliğe sadakati kesinlikle takdire şayan, olağanüstü bir başarıdır, hiç şüphe yok.
Devlet ciddiyeti, ülke menfaati de bunu, bu mahremiyeti gerektirir zaten. Aynen o gün Başbakan Erdoğan’ın söylediği gibi.
Peki ben şimdi, durup dururken bunu neden mi yazıyorum?
Şu son bir haftadır, aynı Bakanlar Kurulu gibi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanı olduğu Yüksek Askeri Şura (YAŞ) toplantısı ile ilgili medyada yer alan haberlere şöyle bir baktım da...
Yazayım dedim işte.