Türkiye’nin çocukları

Haberin Devamı

Yeni İnsan Yayınları‘nın en yeni kitabını Ercüment Erbay kaleme almış. “Çocuk Hakları“ adlı kitap ülkemizin onayladığı Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin pratikte nasıl uygulandığını (daha doğrusu uygulanamadığını) tartışıyor. Oraya buraya atılan imzalar, değişiklikler ve düzenlemeler bulunsa da ülkemizde evrensel standartlarda ‘hak temelli’ ve bütünlüklü bir çocuk politikası ‘hâlâ’ yok. Karşımızda duran tablo yasal düzenlemelerin son derece bölük pörçük ve keyfekeder olduğunu ortaya koyuyor.

Oysa biz şu genç nüfuslu, dahası nüfusunun artması için sürekli ‘yüreklendirilen’ ülkeyiz, öyle değil mi? Ancak elimizdeki veriler ana rahmindeki çocuklara gösterdiğimiz ‘özeni’ yaşamakta olan genç insanlara pek de göstermediğimizi ortaya koyuyor.

Notumuz: ‘Çok zayıf’

Erbay’ın kitabında belirttiği noktalar Göç Vakfı’nın 2012’deki çocuk hak ihlallerine dair hazırladığı raporla birlikte okunduğunda durum bir kez daha tüm yalınlığıyla ortaya çıkıyor. Rapora göre geçtiğimiz yıl yaklaşık 5 bin çocuk hak ihlaline uğramış. Bunlardan en az 500’ü ise yaşam hakkı ihlali sonucu ölüp gitmiş. Bir o kadar da yaralanan çocuk var. Çocuğun korunmasına yönelik ihlallerden yaklaşık 1000 çocuk etkilenmiş. Adalet sisteminin ağına takılan, silahlı çatışma ortamında kurda kuşa yem olan, işkence ve kötü muamele gören çocuklarımızın sayısı da had safhada.

Verilerin gösterdiği tek sonuç var: Çocuk ve gençlerimize davranış notumuz çok zayıf.

Peki bu karne karşısında Türkiye bugüne kadar ne yaptı? Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni resmi olarak 18 yıl önce imzalayan bir ülke olarak, sözleşmedeki hükümleri tam olarak hayata geçiremedi; dahası, çocuk ihlallerine dayalı verileri ve raporları görmezden geldi. Yapılan kısmi iyileştirmeler ya uygulamaya yansımadı ya da uygun etkili mekanizmalar oluşturulamadığı için bu ihlaller önlenmedi. Önlenmediği gibi bu savrukluğa bulunan kulplar da değişmedi.

25 milyon genç insan

Elimizdeki bu veriler Türkiye’de çoğu yetkilinin çocukların özgür ve eşit haklara sahip ‘bireyler’ olduğunu henüz görmek istemediğini ortaya koyuyor. Dahası onların haklarından pek de haberdar olmadıklarını...

Bu yetkililerin çocukları tektipleştirerek onları her konuda yetersiz ve zayıf görme eğilimleri devam ettiği müddetçe bu zayıf karneyle 2013 yılında bir kez daha sınıfta kalmamız kaçınılmaz. Neden derseniz, sorun tahmin edilemeyecek biçimde çok katmanlı ve geniş bir nüfusu ilgilendiriyor. Dile kolay, Türkiye’nin her yerine yayılmış, birbirinden farklı deneyimlerin içinden geçen yaklaşık 25 milyonluk genç bir nüfustan bahsediyoruz. Onlar her gün o ya da bu şekilde ayrımcılığa uğruyor!

Bir sosyal hizmet uzmanı olan Ercüment Erbay kitabında ayrımcılık yapmama, çocuğun yüksek yararı, çocuğun görüşlerine saygı gibi temel ilkelerin hayata geçirilmesi için gerekli önlemlerin bugüne kadar tam olarak alınmadığını söylüyor. Ayrımcılık yapmama ilkesinin özürlü çocuklar, mülteci çocuklar, iç göç yaşayan çocuklar gibi bazı çocuklar için uygulanmadığına değiniyor ve özellikle kırsal kesimdeki çocukların sağlık ve eğitim konusunda yaşadığı zorluklara dikkat çekiyor. Çocuk istismarı ve ihmaliyle ilgili olarak yaşanan şiddet ise üzerinde en çok durmamız gereken hususlardan. Ne yazık ki bu konuda henüz karne almayı bile hak edemiyoruz!

Türkiye’nin çocukları resmi olarak tam 18 yıldır Türkiye’yi bekliyor.

DİĞER YENİ YAZILAR