Edebiyatımızın büyük ismi Orhan Kemal yaşasaydı bu eylülde tamı tamına 99 yaşında olacaktı. Geçtiğimiz salı günü Everest Yayınları ve Orhan Kemal’in ailesi tarafından bir etkinlik düzenlendi İstanbul Cihangir’deki Orhan Kemal Müzesi’nde. Yetişemedim ama aklım orada kaldı!
Bizlere yaşamın gerçek kumaşını, o kumaşın dokunduğu ipin esnekliğini ve dayanıklılığını, gerçek tene dokunurkenki hâlini kurguyla anlatan eşsiz bir yazardı Orhan Kemal. Onun giysilerini giyen kahramanlar da belki bu yüzden çok gerçekti. O kadar gerçektiler ki bugün hâlâ yaşıyorlar!
Zaman zaman sorarlar: Edebiyattaki gerçek, yaşamın gerçeğine nerede denk düşer?’ diye. O zaman elim hemen onun o güzelim öyküsüne gider. ‘Çikolata‘ya. ‘Dünyada Harp Vardı‘ adlı kitabında geçen öykünün konusu üç çocuğun yaldızlı kâğıtların içerisindeki çikolatalar bahanesiyle çekişmesidir. En azından öyle görünür. Arka planda ise insanı insana anlatan, sınıf tanımaz, sınıf ötesi bambaşka bir gerçeklikle burun buruna geliriz. İnsana dair şüphelerim arttığında o öyküyü döner döner okurum.
Ancak umutsuzluğa kapılmamalı, insana dair kıvılcımları yakaladığımda da ilk aklıma düşen öykülerden birisidir o.
Yola çıkarken...
Edebiyattaki gerçeğin yaşamı ve insanı katışıksız olarak resmedişi, tıkış tıkış anlarda bir ferahlık sağlar insana. Küçük hesaplar, çıkarlar, fesatlıklar... Hemen hepimizin mustarip olduğu hususlar işte. Ancak diğer yandan bunlarla yüzleşebilmenin de en temiz yoludur edebiyat. Görmektir. İnsanın ne olduğunu, sınırlarının ne olduğunu anlamak ve yola devam etmektir. Edebiyat bir pusuladır; birçok konunun aksine, yaşarken yön gösteren bir pusula. Tıpkı Amerikalı şair Theodore Roethke’nin dediği gibi ‘Gitmem gereken yere giderek öğreniyorum.’
Gitmeniz gereken yer neresidir, bilmiyorum. Ancak bir yolunuz varsa sorun yok! O yolda giderken çıkınınıza Orhan Kemal’i koymayı unutmayın derim. Pişman olmayacaksınız...
Onu yakından takip etmek istiyorsanız çocukluk ve ilk gençlik yıllarını anlattığı ‘Baba Evi’ ile başlamanızı öneririm. Bir sonraki aşamada ‘Avare Yıllar’a geçebilirsiniz. Ardından ‘Cemile’ gelsin. ‘Bereketli Topraklar Üzerinde’ ve ‘Eskici ve Oğullarını’ da kaçırmayın. Giderken bu sayede ‘öğrendiğinizi’ de fark edecek ve belki de yaşama daha farklı gözlüklerle bakacaksınız.
99 yaşındaki bu ölümsüz yazarımızı keşfederken kendinize ait olanları da keşfetmeniz dileğiyle.
(Ajandaya not düşmeli, bir ara Orhan Kemal Müzesi’ni de ziyaret etmeli; oğlu Işık Öğütçü’ye verilmiş bir sözüm var.)
Orhan Kemal 99 yaşında
Haberin Devamı