Sizler bu satırları okuduğunuz sırada bizler yaklaşık 150 yazar, sanatçı, çevirmen ve akademisyen 15-17 nisan günleri arasında gerçekleşecek bu yılki Londra Kitap Fuarı’na ‘konuk ülke’ olarak katılmanın koşuşturması içinde olacağız.
‘2013 Londra Kitap Fuarı, Konuk Ülke Türkiye’ etkinlikleri bu şubat ayından beri devam ediyor. Fuar süresince de sözünü ettiğimiz ekibin katılımıyla yaklaşık 80 etkinlik gerçekleşecek. Etkinliklerde Türkiye’nin kültürel haritasını, bu kültürel haritanın içindeki dinamikleri ve Türkiye’nin ekonomik olarak son yıllardaki gelişmesinin aynı süreç çerçevesinde kültürel olarak nereye denk düştüğünü tartışmak farklı açılımları da yanında getirebilir. Ekonomik olarak dikkati çeken bir ülke oluşumuzun kültürel olarak da dikkat çekmesi, ülkemizdeki potansiyeli daha çok gözler önüne serebilir. Kuşkusuz bunun başında da Türkçe metinlerin İngilizceye kazandırılması ve İngilizce okuyan okurlar tarafından keşfedilmesi geliyor.
‘Şarkiyatçılık’
Kişisel görüşüm, çağdaş edebiyatımızın böyle keşfedilmeyi çoktan hak ettiği yönünde. Ancak gelin görün ki İngilizce olarak bu alana girmek deveye henden atlatmaktan bile zor-du. Edebiyatın genelgeçer ölçütlerinin değil coğrafi dokunun ve onun içerdiklerinin öne çıkartılması, edebiyatı esas almış yazarlar için bir engeldi. Kısacası Doğu’nun egzotizmini içinde barındırmayan metinler yazmadığınız sürece bu eşikten geçme şansınız neredeyse yoktu. Belki bu buluşma sonrasında Türkiye’deki yazarların hiç de hak etmedikleri ama bir biçimde maruz kaldıkları ‘Şarkiyatçılık’ perspektifi de biraz gevşer. Ancak bunun için de bu Şarkiyatçılığı besleyecek metinlere karşı dikkatli olmak gerekiyor. Zira ülkemiz edebiyatı bu noktalara sıkıştırılamayacak evrensellikte ve kendine özgü bir anlatım düzeyini her şeye rağmen yakalamış bir edebiyattır.
Buradaki ‘her şeye rağmen’i Türkiye’nin ekonomik karnesi kadar şanslı olmayan demokratikleşme karnesine referans vererek kullanıyorum. Basına ve yazara uygulanan sansürlerin bitip tükenmediği, ifade özgürlüğünün sürekli baltalandığı bir sürecin içinden geçmeye devam ediyoruz. Ancak biliyoruz ki bu bizim kaderimiz değil. Değişebilir. Değişmelidir de.
Buluşma...
Bu yüzden Türkiye’nin ekonomi karnesinde kaydetmiş olduğu başarıların demokratik haklar çerçevesinde de kaydedileceği umudunu yineleyerek yapacağız konuşmalarımızı.
Ancak böyle bir zeminde içimizde taşıdığımız potansiyeli gerçek anlamda yaşama ve sonrasında kurguya taşıyabileceğimizi vurgulayarak. En azından bu konuşmalardan birini ben yapacağım. (Bir gün bu konuları konuşmayı geride bıraktığımızı hayal ederek!)
Yazar ve sanatçıların dışında Türkiye Yazarlar Birliği, PEN Türkiye Derneği, Türkiye Yazarlar Sendikası, Edebiyatçılar Derneği, Avrasya yazarlar Birliği gibi yazar örgütleri, yayıncı meslek birlikleri ve derneklerinin yöneticilerinin de katıldığı bu buluşmalar, ülkemizin yayın hayatını İngiliz kültür hayatına taşıyacak. Hiç kuşkusuz İngiliz kültür hayatı da bize hatırlattıklarıyla başka anlara ve zeminlere duyduğumuz özlemin somutlaşabileceği ipuçlarını verecek.
Bir hafta boyunca bu buluşmanın esinlerini sizlerle paylaşmaya devam edeceğim.
Londra Kitap Fuarı
Haberin Devamı