‘Bu Toprağın Ötekileri’

Haberin Devamı

Yıllar önce önemli bir araştırmacı gazetecilik çalışmasıyla çıktı karşımıza Müjgân Halis. Metis Yayınları Siyahbeyaz dizisinden çıkmıştı kitap. “Batman’da Kadınlar Ölüyor”du adı. Onu bu sayede bir okur olarak tanıdım. Kitabın çıktığı zamana denk düşen bir mevsimde, bir uçak dolusu kadın Batman’a gittiğimizde ise daha yakından, bir arkadaş olarak.

Geçtiğimiz günlerde Ayizi Kitap’tan yeni bir kitabı çıktı Müjgân’ın. Sabah Gazetesi’nde hafta sonu ekinde yaptığı röportajların bir bölümünü içeren bir kitaptı bu. Onun yazılarını, röportajlarını zaman zaman okuyordum ama arada atladıklarım olabiliyordu. “Bu Toprağın Ötekileri” adını verdiği yeni kitabı sayesinde en azından bazılarını bir arada okuma fırsatını elde ettim. Hepsi yaşanmışlıkları anlatmaları bakımından güzeldi ama bu röportajları daha da güzel kılan, haber ve kaynağına yönelik bakış açısının satırlarda gezinen ruhuydu. Müjgân, derlediği bu röportajlarda çoğunlukla atlanılan çok önemli bir hususa parmak basıyordu.

Şöyle diyordu önsözde:

“İzini sürdüğüm pek çok yaşanmışlığı anımsamanın yanı sıra bir niyeti daha var kitabın. Bütün kuşatılmışlığına rağmen bu mesleğin vicdanla yapılabileceğini göstermek. Slogan atmadan, gösterişe kaçmadan, ‘yıldız gazeteci’ etiketlerini bir kenara atarak bulmak, takip etmek ve yazmak hâlâ imkânlı. Yeter ki istensin. Gazetecilik muhalefet etmeyi gerektirir ve bu muhaliflik bütün angajmanlardan azadedir. Haberi adabıyla, edebiyle ve gazetecilik ahlâkını kapının dışında bırakmadan yazmışsanız her cümleniz amacına ulaşır. Bu, en politik haberde de, en magazinel durumda da böyledir. Bir insanın trajedisinden de, mutluluğundan da dersler çıkarılabilir. Yeter ki, vicdanınız yol göstericiniz olsun.”

***


Kitap, dört bölümden oluşuyor. İlki azınlıklar, kadınlar, eşcinseller ve işçilere dair röportajları içeren bölüm. Bu bölümde “Kızıltepe’nin Faslı Gelinleri”nin öyküsünü okurken ilginç bir aşk hikâyesinin içinde gezindiğinizi de fark ediyorsunuz. Zamanında New York Times’a da haber olan İranlı eşcinsellerden biriyle yapılan röportajı okurken, “Bizde eşcinsel yok” diyen Ahmedinecad’ı anımsıyorsunuz. Koca şiddetinden kaçarak bir sığınma evinde kalan kadınların öyküleriyse iç burkuyor.

Kitabın ikinci bölümü Kürt öykülerinden; üçüncü bölümse gazetelerin üçüncü sayfalarındaki “polisiye” haberlerden oluşuyor. Özellikle bu “polisiye öyküler” yukarda sözünü ettiğimiz bakış açısının farklılığıyla dikkat çekici.

Bir de dördüncü bölüm var. Müjgân burayı sevdiklerine ayırmış! “Sevdiğim(iz) İnsanlar” onun hayatında yer eden şair, yazar ve oyuncularla yaptığı söyleşilerden oluşmuş. “Kürtler Vadisinin Kızıl Saçlı Kızı” Evrim Alataş, “Sola Elini Uzatan Dindar” İhsan Eliaçık, “Sosyeteden Filistin’e Uzanan Bir Hayat” Melek Ulagay, “Bir Modern Çağ Ozanı” Tuncel Kurtiz ve diğerleri. Müjgân’ın Murathan Mungan’la “Kadından Kentler” kitabının hemen ardından Diyarbakır’da yaptığı söyleşiyi okuduğunuzda ise “şu kitabı bir kez daha okuyayım” diyesiniz geliyor. Elbette yitirdiğimiz Evrim Alataş’ın “Her Dağın Gölgesi Deniz’e Düşer”i için de geçerli bu!

***


“Bu Toprağın Ötekilerini” okurken aralarında eski Genelkurmay İkinci Başkanı emekli Orgeneral Çevik Bir’in de bulunduğu çok sayıda emekli asker “28 Şubat Soruşturması” kapsamında gözaltına alınmıştı. Tuhaf bir tesadüf işte! 28 Şubat nasıl da bir ötekileştirme tarihidir diye düşündüm. Hem de nasıl! Yakın tarihimizdeki sayısız ötekileştirmeden sadece biri. Bütün ötekileştirmelerin er ya da geç ödemek durumunda kalacağı kefaretler geldi aklıma sonrasında.

DİĞER YENİ YAZILAR